 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1986/206
K: 1986/495
T: 10.11.1986
DAVA : Adam öldürmek, adam öldürmeye teşebbüs, 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan sanık Fahrettin'in mahkumiyetine dair, (Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 1.4.1985 gün ve 15/25 sayılı hüküm, müdahiller vekili, müdahil sanık Rüstem ve sanık Fahrettin vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 31.12.1985 gün ve 105/115 sayılı son hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi C. Savcısı ve müdahil sanıklar vekilleri ve müdahiller vekilleri tarafından süresinde verilen dilekçelerle istenilmiş olduğundan, dosya, C. Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren 9.4.1986 gün ve 1-659 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle: Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Osman'ı ağır yasal tahrik altında öldürmekten sanık Kadir oğlu Rüstem'in TCK.nun 49. mddesince ceza verilmesine yer olmadığına silahtan mahkumiyetine;
Müdahil sanık Kadiroğlu Rüstem'i, ağır tahrik altında öldürmeye tam teşebbüsten sanık Fahrettin'in TCK.nun 448,. 62, 51/2. 59. maddeleriyle mahkumiyetine;
Ölümle sonuçlanan kavgada mahtule el uzatmaktan sanık Halil oğlu Rüstem'in beraatine;
İlişkin hükmün sanık Halil oğlu Rüstem'e ilişkin bölümünü onaylayan Özel Daire, diğer bölümleri:
A) Mahkemenin sanık Kadir oğlu Rüstem'e ilişkin kabulüne rağmen olayın tarafsız tanığı olmamasına göre karşılıklı işlenen eylemlerin işleniş sırasının kesinlikle saptanmadığının kabülünde zorunluk bulunduğunu ve sanık Halil oğlu Rüstem'in diğer sanık Rüstem'in akrabası olması ve olayda sanık sıfatının bulunmasına göre sıralamaya dair beyanı tarafsız bulunmamış, maktulün bacağından tabanca ile yaraladıktan sonra da başına vurulması ihtimalinin olduğu ve bacağından vurulduktan sonra maktülün sanık Rüstem'e ateş etmesi halinde olabileceğinin düşünülebileceği, bu bakımdan Adli Tıp Kurumu'nun mütalaasının da kesen olmayacağının gözönünde tutularak hangi tarafın önce ateş ettiği tesbit edilmemesine göre sanık Rüstem lehine TCK.nun 51/2. maddesi yerine 49/2. maddenin uygulanması, kabule göre de sopa ile başına vurularak yere düşürülen maktule bu kezde silahla ateş ederek femur bölgesinden yaralanmasında zaruretin tayin ettiği hududun geçildiği cihetle TCK.nun 50. maddesinin uygulanmaması,
B ) Sanık Fahrettin'in, kardeşi Osman'ın vurulduğunu öğrenerek olay yerine geldiği, yaralı Rüstem'in tabancasını alarak ona ateş edip yaralamak suretiyle onu öldürmeye teşebbüs ettiği kabul edilmiş ise de;
Teslim edilen Rüstem'e ait tabancanın kim tarafından pisliğe gömüldüğü, bu tabancanın Fahrettin tarafından saklanıp saklanmadığı araştırılıp, tabancanın Fahrettin tarafından saklandığı tesbit edildiği takdirde, Fahrettin'in eyleminin sübutu hakkında mevcut delillerin kül halinde takdir edilmesi gerektiğinin teemmül edilememesi ve kabule göre de, maktulün atışlarından meydana gelen mağdur Rüstem'deki iki yaradan çıkartılan çekirdeklerin maktulün tabancasından atılmış olmasına göre, bu mağdurdaki diğer iki yaranında maktul veya sanık Fahrettin'in atışlarından kime ait olduğu tesbit edilmeyerek birisinin atışı ile mağdur Rüstem'in diğer yaralarının ikaının mümkün olduğunun düşünülerek sanık Fahrettin hakkında TCK.nun 463. maddesinin tatbiki gerektiğinin düşünülmemesi) isabetsizliğinden oybirliğiyle bozmuştur.
Yerel mahkeme, bu bozmaya uyarak Rüstem'in tabancasını ordan alarak hayvan gübresine gömen ve bilahare jandarmaya teslim eden Azime'yi tanık olarak dinleyip, yeni deliller toplandıktan sonra ikinci uygulamada; sanık Rüstem hakkında TCK.nun 448, 50, 59; 6136 sayılı Kanunun 13/1; TCK.nun 59. maddeleriyle, sanık Fahrettin hakkında TCK.nun 448, 62, 51/2, 59/2. maddeleriyle uygulama yaparak yeni ve kısmen değişik hüküm kurmuştur.
Bu ikinci hüküm Özel Daire tarafından; (A - Bozmaya uyulduğu halde, sanık Kadir oğlu Rüstem hakkında TCK.nun 51/2. maddesi yerine 50. maddesinin uygulanması,
B - Sanık Fahrettin hakkında TCK.nun 463. maddesinin nazara alınmaması isabetsizliğinden bahsiyle, mücerret; bozmaya uyulması sebebiyle değişik karar verilmesinden dolayı hükmü bozmuş, işin esasını incelememiştir.
Mahkemenin uyma üzerine yaptığı yargılama sonunda, yine eski kararındaki neticelere veya kısmen değişik sonuçlara varması mümkündür. Bu suretle kurulan hüküm Özel Dairece esastan incelenip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Belirtilen şekildeki bozma; mahkemenin ikinci kararının Özel Dairece incelenmeksiz kalması sonucunu doğurur. Bu itibarla son kurulan mahalli mahkeme hükmü bu usuli yöne ilişkin olup ısrar denilmesine rağmen, mahiyeti itibariyle ısrar olmayıp bozmaya uyarak verdiği kararın tekrarıdır ve bu sebeple incelemenin Genel Kurul'ca değil Özel Dairece yapılması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz incelemesinin Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce yapılması için dosyanın bu daireye gönderilmesine, 10.11.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.