Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1986/1-327
K:1986/555
T:01.12.1986
* 466 SAYILI YASAYA GÖRE ÖDENCE
ÖZET : Ödence istemeye esas alınan kararın verilmiş olması yeterli olmayıp bu kararın kesinleşmesi de gerekir.
(466 s. KDYTK m. 2/1)
Adam öldürmekten sanık olarak, (Develi Ağır Ceza Mahkemesi)nde yapılan yargılamaları sonunda beraatlerine karar verilen Sıddık ve Nebi'nln tutuk kaldıkları günlere ilişkin olarak 466 sayılı Yasaya göre vaki tazminat isteği üzerine lehlerine maddi ve manevi tazminat, tayin ve takdirine dair, (Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 10.12.1985 gün ve 24-208 sayılı hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın CMUK.nun 322. maddesince Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün onanması istemini bildiren 6.6.1986 gün ve 74 sayılı itiraznamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
466 sayılı Yasa uyarınca tazminat isteminde bulunan Sıddık ve Nebi'nin lehine maddi ve manevi tazminat tayin ve takdirine dair Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen hükmü inceleyen Özel Daire:
Kanun dairesinde tutuklandıktan sonra haklarında beraat kararı verilen kimselerin 466 sayılı Kanuna göre açacakları tazminat davasını, beraat kararının kesinleştiği tarihten itibaren 3 ay içinde Ikma etmeleri gerektiği, sözü geçen Kanunun 2. maddesi hükmü İktizasından bulunduğu halde davacılar hakkında ittihaz edilen beraat kararı 12.3.1985 tarihinde kesinleştiği ve bu tarihten önce henüz dava açma hakları doğmadığı gözetilerek 25.1.1985 tarihinde verilen dilekçenin reddi yerine yazılı şekilde kabulü suretiyle hüküm tesisi isabetsizliğiyle bozmuş,
Bu karara karşı C. Başsavcılığı, bahis konusu Yasanın 2. maddesindeki üç aylık dava süresinin hak düşürücü süre olduğu, bundan sonra açılacak davanın kabul edilmeyeceği, yasada beraat hükmünün kesinleşmesinden önce davanın açılamayacağına dair hükmün bulunmadığı, bir hakkın önceden kullanılmasının hakkın zayiine neden olması için hiçbir sebep olmayacağı, kanun koyucunun devletin haksız bir eyleminden mağdur olan kişilerin bu mağduriyetlerini bir nebze gidermek amacıyla 466 sayılı Yasayı vazettiği, aksine bir kabulün mağduriyetlere neden olacağı görüşüyle itiraz etmiştir.
İncelenen dosyaya göre:
Sanıklar Sıddık ve Nebi hakkında Yahyalı Sorgu Hakimliği'nin 13.4.1984 gün 8/2 sayılı kararı ile maktül Hatice'yi öldürmekten TCK.nun 450/3, 65/3. maddeleri uyarınca Develi Ağır Ceza Mahkemesi'nde kamu davası açıldığı, davacı Sıddık'ın 3.8.1983-20.10.1983 ve 29.5. 1984- 13.12.1984 tarihleri arasında toplam 176 gün, Nebi'nin 7.10.198320.10.1983 ve 29.5.1984 - 13.12.1984 tarihleri arasında toplam 196 gün tutuklu kaldıkları, yapılan yargılamaları sonunda 13.12.1984 gün ve 27/93 sayılı kararla beraatlerine karar verildiği ve hükmün müdahilin temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce incelenerek temyiz itirazları reddedilip 12.3.1985 tarihinde onanarak kesinleştiği,
Davacılar Sıddık ve Nebi vekillerinin beraat hükmünün kesinleşmesinden önce 25.1.1985 tarihli dilekçe ile 466 sayılı yasa uyarınca müvekkillerinin haksız tutuklanmaları nedeniyle tazminat isteminde bulundukları ve bu isteğinde yerel mahkemece kabul olunarak tazminata hükmolunduğu, Özel Daire ile C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlığın henüz kesinleşmeyen beraat kararına rağmen dava hakkının doğup doğmayacağı hususunda oluştuğu görülmüştür.
Uyuşmazlığa konu hüküm, 466 sayılı Yasanın 2. maddesi .1. fıkrasında düzenlenmiştir. Bunda 1. maddede yazılı sebeplerle zarara uğrayanlar, kendilerine zarar veren işlemlerin yapılmasına esas olan iddialar sebebiyle haklarında açılan davalar sonunda verilen kararların kesinleştiği veya bu iddiaların mercilerince karara bağlandığı tarihten itibaren üç ay içinde İkametgahlarının bulunduğu mahal ağır ceza mahkemesine bir dilekçe ile başvurarak uğradıkları her türlü zararın tazminini isteyebilirler hükmü konulmuştur.
Hükmün yasa koyucu tarafından konuluş amacı ise Hükümet gerekçesinde şu şekilde ifade olunmuştur: 2. madde, tazminatın ne zaman ve hangi mahkemeden isteği ve zarar talebini havi dilekçelerin ne gibi hususları ihtiva edeceğini tesbit etmektir. Şöyleki, tutuklama veya yakalanmanın kanuni esaslar dışında yapılmış veya bu muamelelerin bilahare hakaini olduklarının meydana çıkmış olduğu iddiası ile tazminat talebinde bulunmak için bu işlemlere esas olan iddiaların mahkemeler veya müvekkillerince hüküm veya karara bağlanması beklenecektir. Zira bazı hallerde nihai kararla, tutuklanma veya yakalamanın haksız olup olmadığı açıkça meydana çıkacak ve tazminatın miktarını tayin ve müterafik kusurun nazara alınması ancak bu suretle temin edilmiş ve diğer taraftan kovuşturma ve soruşturma safhasında bulunan evrakın tazminat talepleri üzerine tazminata hükmedecek mahkemelerce celbi sonunda işlerin gecikmesi de önlenmiş olacaktır. Bu bakımdan tazminat taleplerinin, bu taleplere sebep olan işlemlerle ilgili iddiaları adli, idari ve askeri Yargı organları veya mercilerince nihai şekilde karara bağlanmasından sonra yapılması esası kabul edilmiştir."
Şu hale göre yaşanın açık hükmü ve gerekçesiyle yerleşmiş tüm uygulamalar gözönünde bulundurulduğunda; yasa dışı tutuklananlara tazminat verilmesine dair 2/1. maddesine göre tazminat istemeye esas alınan kararın verilmiş olması yeterli olmayıp bu kararın kesinleşmiş olmasıda gerekir. Doğmamış hakkın dava yoluyla talebi hukuken mümkün değildir.
Bu itibarla C. Başsavcılığı'nın itirazının reddine karar verilmelidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle O. Başsavcılığı itirazının (REDDİNE), 1.12.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini