 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1986/194
K: 1986/376
T: 30.06.1986
DAVA : Silahla tehdit, saldırgan sarhoşluk ve fiili tehdit suçlarından sanık Chang Bin Hatang'ın hükümlülüğüne dair İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 24.1.1985 gün ve 722-12 sayılı hüküm, C. Savcısı ve sanık vekilinin temyizleri üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesince incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
ilk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 26.9.1985 gün ve 640-630 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, sanık vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olduğundan, dosya C. Başsavcılığının hükmün bozulması istemini bildiren 7.4.1986 gün ve 4/8521 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Silahla tehdit ve saldırgan şekilde sarhoş olmak suçundan sanık CHANG BİN HSTANG'ın eylemine uyan TCK.191/2, 59,191/2, 59,191/2, 59,572/1,71 ve 74. maddeleri gereğince onbeş ay hapis ve bir ay yirmi gün hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığa sonuç olarak verilen cezaların süresi itibariyle hakkında 647 sayılı yasanın 4 ve 6. maddelerinin uygulanmasına gerek bulunmadığına ilişkin hükmü, Özel Daire:
(Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Her bir suç için hükmedilen hapis ve hafif hapis cezalarının toplamı altı ay geçme bile, içtimaa dahil edilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların müstakilen para cezasına çevrilmesine yasal bir engel bulunmadığı düşünülmeden, sanığa verilen cezaların toplam süresi nazara alınarak, 647 sayılı Kanunun 4. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi) isabetsizliğinden bozmuş;
Yerel Mahkeme ise:
(647 Sayılı Yasanın gerekçesinde, kısa süreli cezaların başka bir cezaya veya tedbire çevrilmesinin gerekçesi olarak, cezaların ferdileştirilmesi prensibinin yeni bir uygulama şekli olduğu belirtilmekte ve yargıcın çevirme yetkisini duruşmada oluşan kanaate göre kullanacağı belirtilmektedir.
Toplum yararı bakımından yasa uygulamasında, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalara hükümlendirilenlerin daha ağır cezalara çarptırılan kişilerle aynı koşullara tabi tutulması gibi olanakta araştırılmıştır.
647 Sayılı Yasanın 4. maddesinde "çevrilebilir" denilmek suretiyle emrediği kural konuşmamakta, 3. maddesinde ise kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların altı aya kadar olan altı ay dahil hürriyeti bağlayıcı cezalar bulunduğu ifade olunmaktadır.
Mahkememizin bozulan kararında yalnızca ceza süresi itibariyle 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin değil 6. maddesinin de uygulanmasına yer bulunmadığına da karar verilmiştir. Ceza Genel Kurulunun 236.1975 gün ve 152/175 sayılı kararında da belirtildiği gibi, içtimaen verilen cezaların ertelenebilmesi için bu suretle verilen ceza miktarının erteleme sınırın aşmaması gerekir.
Olayda sanığın dört suçu bulunmaktadır. Cezaların toplam süresi kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza için öngörülen altı aylık süreyi aşmaktadır. 647 Sayılı Yasanın 4. maddesini uygulanmasına yer olmadığına dair verilen karar, sanığı gören mahkemece, Türk uyruğunda bulunmaması nedeniyle tedbirlerin infazına olanak bulunmayan yabancı uyruklu bir sanık hakkı da duruşmadan edinilen kanaate ve yasa koyucunun amacına uygun olarak verilmiştir.
Aksi halin düşünülmesi durumunda, belirtilen tehdit suçunu gerektiğinde yüz mağdura karşı işleyen sanığın, bu suçu bir mağdura karşı işleyen kişi ile eşit olanaklardan yararlandırılması gibi istenilmeyen bir sonuca ulaşabilecektir) gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Sanığa verilen toplam ceza süresi gözönünde tutularak cezasının ertelenmemesi yasal uygulama olmakla birlikte; ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun ve tüm Özel Dairelerin uyum gösteren çeşitli içtihatlarında da açıklandığı gibi, 657 sayılı yasanın 4. maddesinin uygulanmasında, her suçu için tayin olunan hürriyeti bağlayıcı ceza miktarının gözönünde tutularak sözü geçen maddenin uygulanmaması yasaya aykırı olduğundan, sanık vekilinin temyiz itirazı'nın bu nedenle kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, tebliğnamedeki isteme uygun şekilde yerel mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, 30.6.1986 gününde ve oybirliğiyle karar verildi.