 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1986/8832
K: 1986/9815
T: 06.11.1986
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacının 3008 sayılı İş Kanunu'nun yürürlükte bulunduğu 12.8.1967 tarihinden önceki çalışmalarında fikri faaliyetinin üstün olduğu, bu itibarla İş Kanunu anlamında işçi niteliğine haiz bulunmadığı anlaşılmaktadır. Esasen mahkemenin kabulü de böyledir. 1475 sayılı İş Kanunu'nun 109 uncu maddesine göre 3008 sayılı İş Kanunu'nun 13 üncü maddesi hükümleri haklarında uygulanmıyanlar için Kanunun 14 üncü maddesinde söz geçen kıdem tazminatı hakkının 1475 sayılı İş Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlıyacağı açıktır. Aynı husus mahkemece de vurgulanmıştır Ne var ki, mahkeme 1978-1980 ve 1980-1983 yılları arasını kapsayan Toplu İş Sözleşmesi hükümlerine dayanarak davacının 3008 sayılı Kanun dönemindeki çalışmalarınında kıdem tazminatı hesabına dahil edilmesi gerekeceği noktasından hareketle, ihtilaflı olan 3008 sayılı Kanun dönemindeki çalışmalarının da kıdem tazminatı hesabına dahil edilmesi gerekeceği noktasından hareketle, ihtilaflı olan 3008 sayılı Kanun dönemindeki hizmetleri için isteği kabul etmiştir. Gerçekten mevzuatında veya ferdi sözleşmesi veyahut Toplu İş Sözleşmesi'nda hüküm bulunduğu takdirde, oradaki tazminatın 2457 sayılı Kanun hükmü nedeniyle kıdem tazminatı sayılacağı ve kıdem tazminatı esaslarına göre ödeme yapılacağı hususu benimsenmektedir. Ancak böyle bir sözleşme veya mevzuat hükmünün 3008 sayılı kanunun yürürlükte bulunduğu dönemde mevcut olması halinde böyle bir uygulama mümkündür. 3008 sayılı Kanundan sonraki dönemde yapılan sözleşmelerle geriye yönelik olarak böyle bir hak tanınması 1475 sayılı Kanunun yürürlükte bulunduğu dönemde mevcut olması halinde böyle bir uygulama mümkündür. 3008 sayılı Kanundan sonraki dönemde yapılansözleşmelerle geriye yönelik olarak böyle bir hak tanınması 1475 sayılı Kanunun 109. maddesi hükmünün bertaraf edilmesi anlamını taşıyacağı gibi, 14. maddesinin yasaklayıcı hükmüne de aykırı olup geçersiz sayılır. Bu nedenle az önce sözü edilen Toplu İş Sözleşmesi hükümlerine dayanılarak hüküm tesisi isabetsizdir. İsteğin reddi gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine oybirliğiyle karar verildi.