 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1986/6493
K: 1986/8138
T: 17.09.1986
DAVA : Davacılar, murislerinin iş kazası sonucu ölümü nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : 1 - Yapılan soruşturmaya, toplanan delillere, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Eşin maddi zararından, SSK gelirinden son defa kanun ve kararnamelerle artan gelirlerin sorulup düşürülmesi gerekir.
3- Davacı eşin sosyal durumu, mahalli örf ve adet nazarı itibara alınarak evlenme şansı bulunup bulunmadığının tespit edilip, varsa bunun oranının belirlenerek maddi zarar hesabında dikkate alınması gerekir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozmada oybirliği, sebebinde oyçokluğu ile 17.9.1986 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI: Ölümle sonuçlanan iş kazası sebebiyle uğranılan maddi zararın tazmini davalarının hukuki sebebi SSK'ca karşılanmayan kısmın ödetilmesi ilkesinden kaynaklanır.
Böyle olunca, sigortadan sağlanan gelirlerin tazminattan mahsubu zorunludur. Bu durumda SSK'nun bildirdiği gelirlerin peşin sermaye değeri ile ondan sonraki artışla hesap olunan miktarın maddi tazminattan mahsubu yapılmaktadır. Olayımızda da, zarar hesabında geleceğe matuf birtakım ihtimaller dikkate alınmıştır.
İş kazası sonucu uğranılan zararın SSK'ca karşılanan miktardan artan kısmının tanzimi işlemlerinin birisinin diğerin tamamlamaması şeklinde bir bütünlük arzettiği görülmektedir.
Bu bütünlük içerisinde kurumca yapılan ödemede kabul edilen ve rücu davalarında dahi esas alınan % 5 artış ve aynı oranda iskonto haddini olduğu gibi bırakıp, zararın tam karşılanması safhasnda % 10 artış %10 iskonto haddinin kabul edilmesi, yukarıda arzedilen bütünlüğü bozan bir çelişki teşkil etmektedir.
Kaldı ki, olayda kazalının işgörebilirlik çağının sonuna kadar her yıl gelirinde % 10 oranında artış olacağı kabul edilmiş, bu hususu tayin eden etkenler bilimsel ölçüler içerisinde karar yerinde açıklanmamıştır. Bilirkişi raporunda ise, tercih sebeplerine hiç temas edilmemiştir.
Fiyat artışı oranlarının üç rakamlı sayılara tırmandığı, kalkınma hızının % 10'a düştüğü 1974-1980 yıllar arasında, bu değişiklik hiç düşünülmediği halde, şimdi bu yüksek artış oranının durduğu ve hatta iki rakamlı ölçülere çekildiği bir sırada oran değişikliği yapılmasının nedenleri yeterince ve açıklıkla belirlenmelidir.
İşletmelerin gelişme, büyüme ve yayılma hızları ile, çağın teknolojik yeniliklerine uyma ve istihdamı artırma çabalarına nasıl etki yapacağı düşünülmelidir. Başlangıç ücretlerinin her seferinde katlamalı olarak artırılması, yüksek faiz oranları gözden uzak tutulmamalıdır.
Özet olarak, müessese hassas denge bozulurken, ihtimali hesaba taalluk etse dahi, akla gelen bütün etkenler tek tek göz önünde tutulmalı, yuvarlak ve genel görüşler yerine, bilimsel ve teknik yönden hazırlanacak tablolara göre sonuca varılnmalıdır.
Bu düşüncelerle %5 artış ve % 5 iskonto haddinin değiştirilmesinde yeterli incelemeye dayanmayan kararın, belirtilen sebeplerle de bozulması oyundayım.