 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1986/5772
K: 1986/8379
T: 23.09.1986
DAVA : Taraflar arasındaki iş kazası sonucu meydana gelen ölüm nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalılar avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.9.1986 salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kâğıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına avukat Tuncay Bilen geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar, müşterek miras bırakanları işçinin, işverenin taşıma sözleşmesi ile bağlılık kurduğu araçla fabrikaya gelirken yolda trafik kazası sonucu ölmesinde işverenin tamamen kusurlu bulunduğu iddiası ile manevi tazminat isteğinde bulunmuşlardır.
Gerçekten kazanın 5.11.1985 günü saat 7,15 sıralarında işverenin işçilerini ikamet ettikleri yerlerden fabrikaya getirip götürmek üzere sözleşme yaptığı Fatma Kurt'a ait 26.EC.934 plakalı olup, Niyazi Tayımın yönettiği otobüs, davacıların miras bırakanı işçi ile diğer işçileri çerkez köyde bulunan işyerine getirdiği sırada karşı istikametten gelen ve Veli Meşe Köyü belediyesine ait olan 59.ED.662 plakalı minibüsün yol durumuna göre sür'atini ayarlamadan ve trafiğin müsait olup olmadığına bakmadan önünde giden aracı sollamasıyle çarpışma sonucu meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Gerek hadise akabinde, gerekse mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde olayda kusurun tamamının (%100) sisli bir ortamda önündeki vasıtayı sollayarak geçmek isteyen 59.ED.662 plakalı Veli Meşe Köyü belediye minibüs sürücüsü Abdulkerim Gülende bulunduğu Davalı Şirket şoföründe ve şirketin kendisinde herhangi bir hizmet ve denetim kusurunun olmadığı tesbit edilmiş, bu kusur durumu mahkemece de kabul edilmiş ve dava kusur sorumluluğundan değil kusursuz sorumluluk türlerinden tehlike sorumluluğundan istek hüküm altına alınmıştır.
Bu şekilde oluşturulan karar davalı tarafından temyiz edilip kusura dayalı sorumluluk iddia eden davacı taraından temyiz edilmediğine göre esas yönünden sadece bu tür sorumluluk üzerinde durmak gerekecektir.
Hukukumuzda asıl olan kusur şartına dayalı sorumluluktur. Ancak teknolojinin gelişmesi ve bu gelişen teknolojinin sanayimize uygulanması sonucu meydana gelen bazı tehlikelerin doğurduğu zararların tazmininde kusur şartının aranması her zaman adaleti ve toplumsal düşünceyi tatmin etmediğinden doğal hukuk görüşü ile Anayasalarda anlatımını bulan temel hak ve ilkelere yaklaşımı sağlayan tehlike sorumluluğu kuralı geliştirilmiştir.
Bu kuram ... 957 gün ... sayılı İ.B.K. ile yargısallaşarak açıklığa kavuşmuş ve ondan sonraki kararlar da bu istisna düşüncenin takipçisi olmuşlardır.
Bu kuramın özü; işyerinde işin yürütülmesi ile ilgili olarak oluşan tehlikelerin meydana getirdiği zararlarda, işçinin ve işverenin kusurları bulunmaması halinde bile işçinin uğradığı zararın tamamının işçiye değil de hakkaniyet ölçüsünde bir kısmından onun faaliyet ve iş görmesinden en önde yararlanan işverenin de sorumlu tutulmasıdır.
Bu tanımlamaya göre işverenin sorumluluğu için yer ve zaman bakımından bağlantı yeterli olmayıp tehlikenin işin yürütülmesi ile ilgili olarak ortaya çıkmış olması ve bu bağlantının işçinin ya da 3. kişinin ağır veya tam kusuru ile kesilmemiş bulunması şarttır.
Dava konusu zararlandırıcı olay, işçilerin ikamet ettikleri mahallerden sosyal yardım amacıyle işyerine taşınması sırasında olmuştur. Bu halin işyerinde işin yürütülmesi ile ilgili bir tehlike sayılıp sayılmayacağından önce karşıdan gelen Belediye minibüs sürücüsünün ağır ve tam (%100) kusuru
ile sonuç bağlantısı kesilmiş sebep sonuç bağlantısı 3. kişi ile kurulmuştur. Böyle durumda davalı işvereni tehlike (risk) kuram sorumluluğu ile de sorumlu tutmak mümkün değildir.
Bu nedenlerle mahkemenin değişik görüşle davayı kabul etmesi hatalıdır. Karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 3666 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki bilgi ve belgelere mahalli mahkeme kararının içerdiği gerekçeye göre hükmün ONANMASI oyundayız.