 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1986/4024
K: 1986/5798
T: 05.06.1986
DAVA : Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin parası ve ücret alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; İlamda yazılı nedenlerle gerçekleşene miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen inclenmesi davacı tarafından ve davalı avukatınca istenilmiş ve davalı avukatınca da duruşma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 3.6.1986 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına avukat (R.G.) ile karşı taraf davacı (M.G.) geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalınını aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı, 10.10.1967 tarihinde TC Ziraat Bankası Kooperatifler Müfettişliği'nde TC Emekli Sandığı'na tabi olarak göreve başlamış, 28.9.1976 tarihine kadar bu statüde çalıştıktan sonra aynı tarihte yine TC Emekli Sandığı'na tabi olarak davalı T. Tarım Kredi Kooperatifler Birliği'nin Kayseri Bölge Müdürlüğü'ne atanmış ve 1 yıl sonra 27.9.1977'de Birlik Genel Müdür Yardımcısı olmuş ve 3.12.1979 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile davalı Birliğin Genel Müdürlüğü'ne atanmış ve bütün bu görevlerinde 17.5.1982'ye kadar Emekli Sandığı'na tabi olarak çalıştıktan sonra 1581 sayılı Kanun'un geçici 4. maddesi uyarınca tanınan 5 yıllık ücretsiz izni sona erdiğinden, Emekli Sandığı'ndan çıkarılarak Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi kılınmış, 13.6.1984 tarihine kadar sigortaya tabi olarak çalıştıktan sonra 13.6.1984 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile yine TC Emekli Sandığı Kanunu'na tabi tutularak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müşavirliği'ne atanmış ve halen bu görevini sürdürmektedir.
Yukarıda açıklanan duruma göre, davacının 10.10.1967'den 28.9.1976 1tarihine kadar TC Emekli Sandığı'na tabi memur olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi hükmüne göre hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle bu süre için kıdem tazminatı ödenebilmesi, kamu kuruluşundan emekli olmak şartının gerçekleşmesine bağlıdır. Davacının hizmet aktini sona ermesi suretiyle ayrıldığını bildirdiği Kooperatifler Birliği ise, bir kamu kuruluşu değildir. Hizmet akti de emeklilik suretiyle sona ermemiş ve böylece Kanun'la öngörülen her iki koşul olayda gerçekleşmemiştir. Böyle olunca 10.10.1967 ile 23.9.1976 arasında memur statüsünde geçen sürenin kıdem tazminatına dahil edilmesi mümkün olamaz. Mahkemenin bu süreyi kıdem tazminatına dahil etmesi yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. Belirtilen süre davacı, ancak TC Emekli Sandığı Kanunu'na göre emekli olduğu takdirde emekli ikramiyesinde değerlendirilebilir.
Her ne kadar davacı, 28.9.1976 ile 17.5.1982 tarihleri arasında TC Emekli Sandığı Kanunu'na tabi olarak çalışmış ise de; bu çalışmanın geçtiği davalı birlik kamu kuruluşu olmayıp, bu konudaki Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı'na göre özel hukuk alanında bir kuruluş olarak kabul edilmiş bulunması itibariyle bu dönemde davacının hizmet akti ile çalıştığının kabulü gerekir. Bundan sonraki 13.6.1984 tarihine kadar hizmet akti ile çalıştığında ise, bir tereddüt yoktur. Buna göre davacı, 28.9.1976 ile 13.6.1984 tarihleri arasında işçidir ve şartlar gerçekleştiğinde bu süre için kıdem tazminatına hak kazanır. Davacı, 1.6.1984 tarihinde Birlik Genel Müdürü iken, Bakanlar Kurulu kararı ile başka bir göreve verilmiştir. Sözü edilen tarihte yürürlükte bulunan Kooperatif ve Birlikleri Daimi Kadro Personel Yönetmeliği'nin 19. maddesinde bu suretle görevinden ayrılanlara işten çıkış tazminatı ödeneceği öngörülmüştür. Buna göre davacının Personel Yönetmeliği'nin bu hükmü gereğince kıdem tazminatı alması mümkündür; esasları dahilinde hesap edilmesi icap eder.
3- Dayanağı ve yıllara göre değişen miktarları da tespit edilip gösterilmeden 48 ay için, her ayı 30.000 TL'nden kusur hakkı hesaplanıp hüküm altına alınması da isabetsizdir.
4- Davacı ise, 28.12.1977 tarihinde 2 yıllık bir hizmet sözleşmesi yapılmış ve davacı da feshedilmeyerek bu sözleşmenin her defasında yenilenmiş sayıldığından bahisle sözleşmenin 10'uncu maddesinde yazılı tazminatı istemiş ise de; davacının daha önce çalışmaya başladığı ve devam ettiği dikkat alındığında bunun süresi belirli sözleşme olarak kabulüne imkan yoktur. Kaldı ki, fesihle ilgili olarak kıdem tazminatı hakkı mevcuttur. Bu çerçeve içinde ayrıca sözleşmedeki tazminata hükmedilmesi yetersizdir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeplerden BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 11.000 lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiyle iadesine 5.6.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.