 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1986/3980
K: 1986/5143
T: 15.05.1986
DAVA : Davacı, boşta geçen süreye ait ücretlerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı 30.7.1982 tarihinde, 12.8.1982 tarihinde işe başlamak üzere izin alarak ayrılmıştır. Ancak 12.8.1982 tarihinden itibaren işe gelmediği için, devamsızlık nedeni ile 8.11.1982 tarihli disiplin kurulu kararı ile ihracına karar verilmiştir. Davacı 11.11.1982 tarihli dilekçe ile devam etmediği ileri sürülen tarihlerde raporlu olduğunu, bu raporun ibraz edileceğini bildirerek disiplin kurulu kararına itiraz etmiştir. Yüksek İnceleme Kurulu, bu başvuru üzerine inceleme yaparak, 10.4.1984 tarihli kararı ile: arada geçen süreyi ücretsiz izin sayarak davacının işine iadesine karar vermiş, ancak, bu kararın 4'üncü maddesinde Dr. T. tarafından verilmiş olan raporun geçerli olup olmadığının mahallinden tetkiki ve sonucuna göre, gerekirse yeniden işlem yapılmasını da belirtmiştir. Söz konusu karar uyarınca davacı 27.4.1984 tarihinde işe iade edilmiştir.
Davacı Almanya Şehir Hastanesinden 7.8.1982 tarihi ile 12.8.1982 tarihi arasını da kapsayan rapora da dayanarak izin ve raporun sona erdiği 12.8.1982 gününden sonra da raporlu olduğunu ileri sürerek feshin haksız olduğu iddiasında bulunmuştur. Gerçekten davacının yine Almanya'da Dr. T.'den 12.8.1982 tarihli 15 günlük bir rapor aldığı görülmektedir. Ancak bu raporun işverene zamanında ibraz edilmediği, davacının 11.11.1982 tarihinde disiplin kurulu kararına karşı yaptığı itiraz dilekçesinden açıkça anlaşılmaktadır. Şu durumda, fesih tarihinde işverenin bu rapordan bilgi ve haberi olmadığı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Böyle olunca davalıya fesih işleminde işvereni kusurlu saymak mümkün değildir. Oysa işverinin boşta geçen süreye ait tazminatla sorumlu tutulabilmesi için, fesihte kusurlu olması şarttır. Burada kusur unsuru gerçekleşmediğine göre, davacı fesih tarihi ile tekrar işe alındığı tarih arasındaki süre için herhangi bir ücret ve tazminat isteyemez.
Toplu iş sözleşmesindeki iade halinde boşta geçen süreye ait ücretlerinin ödeneceğine ilişkin hüküm, ancak kusurlu fesihler için söz konusu olabilir. Yüksek inceleme kurulunun itirazdan epeyce süre sonra işe iade kararı vermiş olması da davalıyı sorumlu kılmaz. Zira, davacının zamanında ibraz etmediği raporun araştırılması ve tevsiki için böyle bir sürenin geçmesinde davalıyı kusurlu saymak yine mümkün değildir. Kaldı ki Yüksek İnceleme Kurulunun iade kararı işverenin kusuruna dayanmamakta, yeniden işe alınma niteliğinde görülmektedir. Bu sebeplerden dolayı davanın reddi gerekirken kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, 15.5.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.