 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1986/11190
K: 1987/46
T: 15.01.1987
DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, bozmaya uyarak isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : 1 - Davacının temyizi yönünden Mahkemenin temyiz isteğinin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun görüldüğünden, davacının bu karara karşı yaptığı temyiz itirazlarının reddiyle mezkur kararın ONANMASINA, 2 - Davalının temyizine gelince:
SONUÇ :Dosyadaki yazılara kararın bozmaya uygun olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 15.01.1987 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu bu mahkemelerin görev ve yetkilerini düzenlemiş, fakat bu mahkemelerde yargılamanın nasıl yapılacağını, tarafların birbirleri ve mahkeme ile olan ilişkileri, kısaca yargılamada uygulanacak kurallar düzenlenmemiş; ancak 15 inci maddesindeki hükümle bu yasada açıklık olmayan hallerde Hukuk Yargılama Usulü Kanunun'daki kuralların uygulanacağına işaret edilmiştir.
Özel yasadaki pratik önemi olan usul hükümleri ise 5 inci maddedeki yetki, 7 nci maddede bu mahkemelerde şifai yargılama usulü uygulanacağına dair hüküm ile 8 inci maddedeki nihai mahkeme kararlarına karşı tefhim tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz edileceği ve Yargıtay kararlarının düzeltilmesinin istenemeyeceğine dair kurallardan ibarettir. Bu özel hükümler dışında, dava açılmasıyla başlayan bütün yargılama işlem ve yönetmelerinde olduğu gibi bu mahkemelerden verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurmalarda H.U.M.K.'nun hükümlerinin aynen uygulanması gerekeceğinden, temyiz dilekçesinin hükmü veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edileceğine ve tebliğ tarihinden itibaren karşı tarafın on gün içinde cevap verebileceğine ve cevap veren taraf evvelce süresinde temyiz etmemiş olsa bile, cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde bulunabileceğine dair 433 üncü maddesindeki kuralın diğer kurallar gibi aynen uygulanması gerekir.
Özel hükümlerin önceliği ve üstünlüğü ilkesi uyarınca özel hükümle genel kuralın çakışması halinde özel kuralın ön alacağı şüphesizdir. Ne var ki tefhim tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz edileceği yolundaki özel kural, genel yasadaki 10 günlük cevap süresi içindeki temyiz hali çatışık hükümler değildir. H.U.M.K.'na 2494 sayılı kanunla 433 üncü maddeye eklenen bu hüküm, süresinde temyiz eden tarafın başvurusuna bağlı "katılma yoluyla" diyebileceğimiz yeni ve genel bir yöntem getirmiştir. Özel yasanın 15 inci maddesindeki açık yollama kuralı ile bu genel yöntemin iş mahkemesi kararlarına uygulanması gerekmektedir.
Asıl temyiz süresinin 8 gün, katılma yoluyla temyizin 10 gün olması, bu iki usulü işlemin nitelikleri farklı olduğu için çelişki yaratmaz. Nitekim 437 nci maddede Sulh Mahkemesi kararlarının temyizi için yine 8 günlük süre kabul edildiği halde, 10 günlük cevap süresi içindeki temyizi düzenleyen 433 üncü maddenin bu kararlar içinde uygulanacağı belirtilmiştir.
Yukarıda açıkladığımız sebeplerle aksi görüşü benimseyen çoğunluk kararının birinci bendine katılamıyoruz.