 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1986/3600
K: 1986/3264
T: 31.03.1986
DAVA : Hatice ve müşterekleri verilleri ile Sentetik ......vekili aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair, (Nevşehir 1. Asliye Hukuk Hakimliği)'nden verilen , 12.11.1985 gün ve 390/ 485 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar dava konusu taşınmazın muris Mustafa'dan kaldığını, mirascılardan Ekrem tarafından davalı şirkete satılan taşınmazın geçerli olarak devrinin mümkün olamayacağı ileri sürülmek suretiyle iptal ve tescile karar verilmesi istenilmiştir. Davalı taraf, dava konusu taşınmazın muris Mustafa'dan kaldığını, ancak taksim sonucu mirascılardan Ekrem'e isabet ettiğini ve Ekrem'den satın almış olduklarını savunmuştur. Şu hale göre, taşınmazların davacıların miras bırakanı Mustafa'dan kaldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. İddia şekli gözönünde tutularak davacılardan miras bırakanlarına ait mirascılık belgesi istenmesi, terek iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi ise, dava şartı yönünden tüm mirascıların davaya katılmalarının sağlanması yahut Medeni Kanunun 581. maddesi uyarınca miras ortaklığına bir mümessil tayin ettirilmek suretiyle onun huzuru ile davaya bakılması ve bundan sonra işin esasına geçilmesi gerekir. Bu yön dava şartı olduğundan mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulmalıdır. Mahkemenin kabul şekline gelince: Mahkemece davacıların iyi niyetli olmadıkları, bu sebeple davayı açamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taşınmazın davacıların ortak miras bırakanından kaldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığına göre, isbatı gereken husus taşınmazın taksim edilip mirascılardan Ekrem'e isabet ettiği ve Ekrem'in taşınmazı kendilerine geçirdiği hususudur. Medeni Kanun 6. maddesi hükmüne göre bu durumda taksimin varlığını isbat etmek davalı tarafa düşer. Davalı tarafın gösterdiği tanıklar taşınmazın taksim neticesinde Ekrem'e düştüğü hususunda bir açıklamada bulunmamışlardır. Bu durumda taşınmazın miras bırakandan kaldığını kabul etmek gerekir. Şayet taşınmaz iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi ise mirascılardan tek başına Ekrem'in satışı geçerli sonuç doğurmaz. Zilyedliğin de davacılarda olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mirascıladan birisinin bir süre taşınmazı tasarruf etmesi taksim anlamına da gelmez. Az önce açıklanan davaş ratı yerine getirildikten sonra davalı tarafın savunmasını isbat edemediği gözönünde tutularak davanın kabulü yönüne gidilmesi gerekir. Aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi yasaya aykırıdır. Temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve 1500 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 31.3.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.