 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1986/2144
K: 1986/2071
T: 03.03.1986
DAVA : O. Nuri vekili ile Hazine vekili aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair, (Karacabey Asliye Hukuk Hakimliği)'nden verilen 26.1.1985 gün ve 180)740 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, 161 ada 16 ve 17 parsellerin Ramazan oğlu Ahmet'e ait iken, İbraihim Ağa adında birisine satıldığını, İbrahim Ağa'nın da Ahmet'in Mustafa'ya ve Mustafa'nın da kendisine sattığını ileri sürerek Hazine üzerindeki kayıtların iptali ile taşınmazların adına tesciline karar verilmesini istemiştir. 17 parsel hakkındaki dava 4.12.1984 tarihli yargılama oturumunda davacı tarafından müracaata bırakılmış ise de, aynı yargılama oturumunda Hazine temsilcisi dava konusu taşınmazın kayden Hüseyin adında bir şahsa ait olduğunu, kendileri ile bir ilgisi bulunmadığını bildirmiş ve müracaata bırakmaya karşı çıkmıştır. Gerçekten de, Hazine temsilcisinin bu beyanı davanın müracaata bırakılmasına muvafakat anlamına gelmez. HUMK.nun 185. maddesi hükmüne göre, bir davanın müracaata bırakılması karşı tarafın muvafakatına bağlıdır. Hazine tarafından 17 parsel hakkındaki davanın müracaata bırakılmasına muvafakat edilmemiş olmasına göre bu taşınmazla ilgili uyuşmazlığın çözümlenmesi, anılan taşınmaz bakımından Hazinenin davada hukuki yararı bulunup bulunmadığının ve dolayısıyla davada sıfat yokluğu olup olmadığının araştırılması ve Hazinenin davalı sıfatı yoksa bu parsel hakkındaki davanın açıklanan nedenle reddine karar verilmesi gerekir.
16 parsel hakkındaki temyiz itirazlarına gelince: Bu parselin 27 Kanunuevvel 1932 tarihli ve 47 numaralı tapu kaydı ile Ramazan oğlu Ahmet'e ait olduğu hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Ramazan oğlu Ahmet mirascılık belgesi tarihine göre 1963 yıllarında mirascısız ölmüştür. Davacı taraf bu taşınmazın bundan önce ve dava tarihine göre 30 yıl evvel az önce açıklanan kimselere haricen satılığını ve onlardan da kendisine geçtiğini ileri sürmüştür. Dava konusu taşınmaz Ramazan oğlu Ahmet adına tapuda kayıtlı bulunmaktadır. MK. nun 634 ve BK. nun 213. maddesi hükümlerine göre satışın geçerli sonuç doğurabilmesi için resmi şekilde yapılmış olması gerekir. Resmi şekle uymayan satış hukuk açısından geçersizdir. O itibarla 1953 yıllarına rastlayan satış Hazine bakımından hüküm ifade etmez. Taşınmazın Ramazan oğlu Ahmet'e ait olduğunu kabul etmek gerekir. Ramazan oğlu Ahmet 1963 yıllarında mirascısız öldüğüne göre, taşınmaz MK. nun 448. maddesi uyarınca kanun gereği Hazineye kalmış olmaktadır. Kanun gereği Hazineye kalan taşınmazların zilyedlik yolu ile iktisabı mümkün değildir. 1617 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Öntedbirler Kanunun ile değişik 766 sayılı Tapulama Kanununun 33. maddesinin son fıkrası hükmü de bu görüşü doğurmaktadır. Bu durumda MK.nun 639/2. maddesi hükmünün davacı lehine uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Davanın reddi gerekir. Hazinenin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) 3.3.1986 tarihinde oybirliği ile karar verildi.