 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1986/1053
K: 1986/1511
T: 18.02.1986
DAVA : Mustafa ile Osman aralarındaki men'i müdahale davasının kabulüne dair (Bartın 1. Asliye Hukuk Hakimliği)'nden verilen 15.11.1985 gün ve 46o66/525 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı kendisine ait taşınmazla davalının taşınmazının bitişik olduğunu, davalının sınırındaki ağaçların bitişikte kendisine ait araziye zarar verdiğini ileri sürerek bu zararın izalesini istemiştir. Mahkemece bilirkişi raporu gözönünde tutulmuş ve ağaçların kesilmesine karar verilmiştir. Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Ziraat teknisyeni tarafından düzenlenen raporda sınırda bulunan davalıya ait ağaçların köklerinin davacıya ait araziye geçebileceği ve bu şekilde davacının arazisindeki ekili ve dikili bitkilere zarar verebileceği, bunların besinlerine ortak olunacağı ayrıca sınırdaki ağaçların hasıl ettiği, gölgelerin de zarar vereceği bu ağaçların varlığının bu suretle dravacı için zararlı olacağı görüşü ileri sürülmüştür. Bilirkişi tarafından düzenlenen rapor açık ve kesin değildir. Medeni Kanunun 664. maddesine göre, bir ağacın dalları ve kökleri komşunun mülküne geçip de zarar verdiği ve komşunun talebi üzerine münasip bir müddet içinde ağaç sahibi bunları kaldırmadığı takdirde komşunun o dal ve kökleri kesip enkazını zaptetmeye selahiyeti vardır. Bu hükme göre, komşunun arazisine geçen köklerin ve dalların kesilmesi suretiyle komşunun zararının önlenmesi mümkün bulunmaktadır. Bu zarar muhtemel de olabilir. Bilirkişinin raporunda belirtildiği gibi köklerin komşu araziye mutlak surette açıklanmış ve bu suretle zarar husule gelebileceği bildirilmiş bulunduğuna göre, şu durumda bu ağaçların köklerinin kesilmesiyle yetinilmesi gerekmektedir. Bu suretle zarar tamamen ortadan kaldırılacaksa bu yolda gidilmesi icapeder. Ne var ki, bilirkişi sadece köklerden sözetmemiş davalının sınırdaki ağaçlarının hasıl ettiği gölgenin de davacıya zarar verebileceğini bildirmiştir. Komşu gayrimenkuldeki ağaçların gölgelerinin devamlı olup olmadığı, devamlı ise güneşe engel olmanın ne surette davacının arazisine zarar verebileceği bilirkişiye açıklattırılmamıştır. Daha açık deyimle, gölgelerin davacıya devamlı surette zarar meydana getirip getirmediğinin araştırılıp incelenmesi, bu hususta bilirkişiden görüş alınması gerekir. Hasıl olan gölgeler sebebiyle davacının kullandığı arazi zarar görmekte ise MK.nun 661. maddesi hükmü çerçevesinde uyuşmazlığın çözümü yönüne gidilmesi gerekir. Bu maddeye göre bir kimse mülkünü kullanırken, hele sınai işler yaparken komşusuna zarar verecek her türlü taşkınlıklardan çekinmeye mecburdur. O itirbarla mülkiyetin kullanılması bu madde hükmüne göre komşu yönünden ve komşuluk hukuku açısından sınırlamalara tabi tutulmuştur. Mülkiyet sahibi komşusuna zarar verecek hareketlerden davranışlardan kaçınmak zorundadır. Meydana gelen zararın telafisi istenildiğine göre, bunu ne şekilde telafi edileceğinin, köklerin ve dalların kesilmek suretiyle mi, yoksa ağaçların tamamen kesilmek suretiyle mi giderilebileceğinin bilirkişi aracılığı ile tesbiti ve bundan sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken bunlardan zuhul ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsiz ve davalının temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve 575 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 18.2.1986 tarihinde oybirliği ile karar verildi.