 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E: 1986/2763
K: 1986/4070
T: 03.07.1986
DAVA : Cürüm işlemek için teşekkül vücuda getirmekten sanıklar (M.A.), (M.D.) ve Kemal'in yapılan yargılanmaları sonunda; beraetlerine dair, (Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi)'nden verilen 18.2.1986 gün ve 2 esas, 12 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi C. Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile 10.4.1986 günü daireye gönderilmekle incelenip, gereği düşünüldü:
KARAR : CMUK.nun 247. maddesine göre, ikrarın kesin kanıt olarak kabul edilebilmesi için, hakim huzurunda vuku bulması yanında, her türlü maddi ve manevi cebir, tehdit ve hileden uzak, serbest irade ile yapılması fiilin işlenişiyle uyumlu yan delillerle de doğrulanması gerekmektedir.
Olayımızda ise, sanıkların, 16-18 yaşlarında, ergenlik çağının heyecanı içerisinde, aile yapısından kaynaklanan disiplin boşluğundan yararlanıp, macera amacıyla ve özenti olarak bir araya gelerek, kendi ailelerinin para vealtınlarını, onların rızaları dışında alıp, bazı kişilerinde yardımlarıyla altınları paraya çevirerek, gelişi güzel bar ve pavyonlarda, oyun salonlarında, kısa bir süre içerisinde harcadıkları sırada gözaltına alındıkları, sorgulamaları, esnasında da "yurtdışına kaçıp, yasa dışı örgüt mensuplarına katılmak amacıyla kendilerini kanıtlamak, takdir kazanmak için adam öldürmeyi planlayıp uygulamaya koyduklarını, örgüte para sağlamak amacıyla da iki kez gasp suçu işlediklerini" aşamalarda değişen biçimde ikrar ettikleri anlaşılmaktadır. Ancak, ikrar edilen gasp suçlarının işlendiğinin tesbit edilemediği Emniyet Müdürlüğünün kayıtları ve cevabi yazısı ile bildirilmiş böylece bu yoldaki ikrarın boşlukta kaldığı gibi, öldürme suçunun hazırlığı konusunda da gerek mağdurların açıklamaları gerekse böyle bir eylemin ortaya konulabilmesi için gereken araç ve gereç ile eylemin hazırlık çalışmalarının da bulunmaması karşısında, sanıkların, ellerine geçirdikleri paraları şuursuzca birlikte harcamalarının ötesinde, herhangi bir eylemin varlığı dosya içeriği ile kanıtlanamamış bu nedenle de, mahkeme huzurundaki açıklamaları da nazara alınarak bu nitelikteki soyut bir ikrarın, başlı başına mahkumiyete yeterli sayılmasına olanak bulunamamıştır. Kaldı ki;
TCK.nun 313. maddesinde düzenlenen suç, tehlike suçu olup ceza hukukunda genel ilkeye bir istisna etirmek suretiyle, toplum yararına hazırlamak hareketlerinin cezlandırılmasını öngörmüştür. Amaç, müstakbel suçları önlemektir.
Bu madde de gösterilen suçlardan birinin yalnız bir def'a işlenmesi için teşekkül oluşturulması yasa koyucunun korumak istediği hukuki yararla bağdaşmaz. Yasanın amacı, basit birleşme (iştirak) dışında kamu için tehlikeli olacak bir durumu cezalandırmaktır. Böyle bir durum ise, birden çok ve hatta belirsiz suçların işlenmesi yönündeki maksatla birleşmeleridir.
Suçu, adi iştirakten ayıran, temadi (devamlılık), taaddüt (birden fazla olmak) istimrar (süreklilik, planlı ortaklık ve eylemli paylaşma unsurlarına ek olarak, işlenen cürüm ve cürümlerin, teşekkülün gereğinden olması icap eder.
Belirli bir cürüm için birkaç kişinin bir araya gelmesi genelde ne ayrı bir cürüm olur, ne de şiddet sebebi olur. Birçok kimseler şu ya da bu cürümü değilde, bir çok cürümleri işlemek için teşkilatlanırsa o zaman bağımsız olan bu cürüm meydana gelir. Dairemizin 21.10.1981 gün, 4608/5410; 21.5.1982 gün, 2378/2862; 2.5.1984 gün, 2130/2461 sayılı kararları ile yüksek Ceza Genel Kurulu'nun 3.2.1986 gün, 1985/509 esas, 1986/42 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Şu hale göre, sanıkların, düşünce ve eylemlerinde süreklilik bulunmadığı,cürüm işlemek için düzenle ve planla ortaklık, yönetim, dayanışma ve disiplin gibi ögelerle bir araya gelmedikeri, böyle bir çalışma içerisinde olmadıkları da, dosya içeriğinden anlaşılmasına göre suçun yasal ögelerinin de oluşmadığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre C. Savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 3.7.1986 gününde oybirliği ile karar verildi.