Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E: 1986/1837
K: 1986/2615
T: 18.04.1986
DAVA : 3091 sayılı Kanuna aykırılıktan sanıklar Mustafa ve Recep'in yapılan yargılanmaları sonunda; 3091 sayılı Kanunu 15/a-b maddeleri uyarınca sanıkların 1'er sene cezalarıyla hükümlülüklerine ve ertelemeye dair, (Konya 1. Sulh Ceza Mahkemesi)'nden verilen 13.6.1985 gün ve 508 esas, 960 karar sayılı hükmün süresi içinde Yarıtay'ca incelenmesi sanıklar vekili tarafından istenilmiş olduğundan; dava evrakı c. Başsavcılığı'ndan tebilğname ile 20.2.1986 günü daireye gönderilmekle incelenip, gereği düşünüldü:
KARAR : 3091 sayılı Yasanın 12. maddesi "taşınmaz mala aynı mütecavüz tarafından ikinci defa veya onun yararına başkaları tarafından bilerek ilk defa tecavüz veya müdahalelerle ilgili başvurularda birinci başvuruda olduğu gibi soruşturma yapılıp ve sonucu karara bağlanır.
Tecavüz veya müdahale varsa 9. madde hükümlerine göre karar uygulanır her iki kararla ilgili dosya karar vermeye yetkili makamlarca 15. maddeye göre işlem yapılmak üzere adli mercilere gönderilir" hükmüne yer vermektedir.
Anılan Yasanın sözü edilen 9. maddesinin 1. fıkrasında da:
"Tecavüz veya müdahalenin önlenmesi hakkındaik kararlar karar vermeye yetkili amirce görevledirilecek infaz memuru tarafından taşınmaz malın yerinde ve o andaki durumu ile zilyedine tüzel kişiliğe veya kamu idareleri, kamu kurumu ve kuruluşlarına teslim edilmesi suretiyle "yerine" getirileceğini öngörmektedir.
3091 sayılı Yasanın uygulanmasıyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı'nca çıkarılıp Resmi Gazete'nin 31 temmuz 1985 günlü 18828 sayılı nüshasında yayınlanan Yönetmeliğin 48, 49 ve 50. maddelerinde de ikinci tecavüz halinde başvuru süresi ve biçimi ile soruşturma işlemlerine ilişkin açıklamalar getirilmiş bulunmatadır.
3091 sayılı Yasanın 12. maddesindeki açıklığa göre taşınmaza ikinci yada sonraki tecavüzlerde işin yarıya intikal ettirilme koşul ve biçimi belli bir kurala bağlanmış bulunmaktadır. Bu kuralın emredici olduğu kuşkusuzdur.
Anılan madde metnine göre ikinci ya da sonraki tecavüzlerde de idarece birinci tecavüzdeki işlemler yapılan karara bağlanacak ve dosya tamamlanarak ceza uygulaması için adliyeye gönderilecektir.
Yargının, tecavüzün mevcut olup olmadığı ve gerçek mütecavizin kim olduğunun saptanmasına ilişkin yetkisi tartışılamaz.
Ancak kendi kararına sahip çıkıp bunun etkinliğinin sağlanması, yarıca bu konuda suçlunun belirlenmesiyle yargıya yardımcı olması da idarenin görev ve yetkisi dahilinde olduğu açıtır.
Yasa koyucu da bu kuralı getirirken, birinci kez karar alanların bu kararları kötüye kullanmalarını önlemek, gerçekten mütecavüz olanların mahkemeye verilmelerini sağlamak ve özel mülkiyete konu taşınmazlarda tecavüzün öğrenilmesi üzerine aradan uzun süre geçtikten sonra yapılacak boşvuruları önleyerek yargının gereksiz yere meşgul edilmesine engel olacak gibi yararlar amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar karşısında ikinci yada sonraki tecavüzlerde de birinci tecavüzde olduğu gibi soruşturma yapılıp sonucu karara bağlanarak tecavüz veya müdahalenin varlığı halinde karar yine ilk tecavüzde olduğu gibi uygulanarak dosyanın adliyeye gönderilmesi sonucu açılacak kamu davasına bakılabilecektir. Bu kuralın dava açılması için yerine getirilmesi zorunlu koşul olduğu açıktır.
3091 sayılı Yasanın 12. maddesindeki bu açıklığa karşın ikinci tecavüzle ilgili olarak kolluk görevlilerinin düzenlediği infaz tutanağına dayanılarak idarece yazılan suç duyurusu müzekkeresi üzerine 3091 sayılı Yasaya aykırı davranıştan açılan davanın yürütülemiyeceği bu eksikliğin giderilmesi için CMUK.nun 253. maddesi uyarınca muhakemenin durmasına karar verilmesi geretiği gözetilmeden yargılamaya devamla sanıkların 3091 sayılı Yasanın 15/a-b maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmesi.
Bozmayı gerektirmiş sanıklar vekliinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş bulunduğundan hükmün bu nedenle başka yönleri incelenmeden istem gibi BOZULMASINA, 18.4.1986 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
3091 sayılı Kanunun 15. maddesinde; 5917 sayılı Kanunun 7. maddesinde olduğu gibi men kararının usulen infazından sonra tekrar tecavüzle suçun teşekkül edeceği ve 2. tecavüz tarihinin suç tarihi olacağı açıkca kabul edilmiştir.
Aynı Kanunun 9-12. maddelerinde ise, 5917 sayılı Kanunun yürürlükte kaldığı sürede uygulamada ortaya çıkan boşlukların doldurulması işlemlerin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi ve güvenlik görevlilerinin yoğun iş yükünün bir ölçüde hafifletilebilmesi amacıyla idari makama bu kanun hükümlerine göre yapılacak soruşturmalarda 1 ve sonraki tecavüzlerin saptanmasında ve idari kararların infazında güvenlik görevlilerinden başka, yeterli ve yetenekli dier memurları da görevlendirme yetkisi verilmiş ve ayrıca tekrarlanan tecavüzün tarafların barışmasından veya taşınmazın ilk kararların infazından sonra hukuki bir işlemle el değiştirmesinden kaynaklandığının saptanması halinde (ki bu halin yargılamada iddia ve isbatlanması durumunda, sanığın suç kastı oluşmayacağından beraati gerekir.) Yargının gereksiz yere işgaline engel olmak gerekçesiyle ikinci tecavüzün soruşturulmasından ve saptanmasından sonra da ikinci tecavüzün menine, aksi halde isteğin reddine karar verilmesi zorunluluğu getirilmiş ancak, anılan maddelerle, Yasanın 15. maddesinde yazılı suçun oluşması ve kanıtlanması açısından yargı yetkisini sınırlayıcı bir koşul ve kurala yer verilmemiştir.
Bu durumda, yargılama aşamasında men kararının infazından sonra, tekrar tecavüzü sübuta ulaşan bir kişi hakkında, idarenin noksan bıraktığı ve suçun oluşmasını etkileyen bir işlemi (ikinci tecavüzün varlığı nedeniyle ikinci defa men'e ilişkin olarak karar verilmesi) CMUK.nun 253. maddesinde yer alan "Yargılamanın durdurulması nedeni saymak ve yapmak olanaksızdır. Bu maddeye göre, ancak, gaip veya firarilerin, yargılanmasında, kişinin bulunmaması veya yakalanmaması hallerinde, takibin izin alınmasına veya şikayete bağlı suçlarda da takip izni alınmamış olması veya şikayet yokluğu nedeniyle "muhakemenin durdurulmasına" karar verilebilir.
Tüm yasalarda, yapılması öngörülen işlemlerin, ilgililerince eksiksiz yerine getirilmesi genel kuram olmakla beraber, herhangi bir nedenle eksik bırakılan bir işlem, özellikle bir ceza uygulanmasında sonuca etkili değilse, bu eksikliğe değinilmek yerine, tamamlanması sorunlu koşul sayılmak suretiyle gereksiz yere emek, gider ve zaman kaybına yol açmamalıdır.
Bu nedenlerle, oluşa ve kanıtlara göre hükmün onanması gerektiği düşüncesiyle çokluk oyuna katılmıyorum.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini