 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1986/6507
K: 1989/12955
T: 22.11.1989
DAVA : Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle gereği görüşüldü:
KARAR : Kadastro sırasında 186 parsel sayılı 10.200 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz miras yolu ile gelen hakka, paylaşmaya ve zilyetliğe dayanılarak davacı Celal Ç. adına tesbit edilmiştir. Davalı İsmail Ç. taşınmazda payının bulunduğuna ilişkin itirazı Tapulama Komisyonu tarafından kabul edilerek taşınmazın Mehmet Ç. mirasçıları adına tesbitine karar verilmiştir. Davacı Celal Ç. tesbitteki nedenlerle davalı İsmail Ç. aleyhine dava açmıştır. Dava sırasında davacı tarafından Mehmet mirasçıları davaya dahil ettirilmiştir. Mahkemece taşınmazın krokide (B) harfiyle gösterilen 6500 metrekarelik kısmının 1950 yılından önce imar ve ihya eden ve dava sırasında ölen Celal Ç. mirasçıları Elife, Mustafa ve Fadime'nin yeni bir kanunla Hazinenin mülkiyet hakkının zilyet yararına kısıtlama süresi belli edilinceye kadar zilyetliklerinin ihlal edilmesine ve Hazinece bu bölüm üzerinde temliki bir tasarrufta bulunulmamasına, bu hususun kütüğün beyanlar hanesine şerh verilmesine, aynı krokide (A) harfiyle gösterilen 3700 metrekarelik kesiminin ise Mehmet Ç. mirasçıları adına payları da gösterilmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davacı Mustafa Ç. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokide (A) harfi ile gösterilen bölümünün öncesinin tarafların mirasbırakanı Mehmet Ç. ye ait olduğu, 1954 yılında ölümü ile mirasçıları bulunan taraflara kaldığı, terekesinin yöntemine uygun bir biçimde paylaşılmadığı, mahkemece yapılan keşif ve uygulama, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri, teknik bilirkişinin raporu, mahkemece toplanıp doğru olarak değerlendirilen sair delillerle saptanmıştır. Bu nedenlerle davacı Celal mirasçısı Mustafa'nın bu bölüme yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. Aynı krokide (B) harfi ile gösterilen bölümünün öncesinin ise Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan çalılık yerlerden iken 1950 yılından önce imar ve ihya olunarak davacı Celal Ç. tarafından tarım toprağı haline getirildiği, mahkemece yapılan keşif ve uygulama, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile belirlenmiştir. Ancak, tesbit gününe göre bu nitelikteki yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisabına yasal olanak bulunmadığı gerekçe gösterilerek hüküm gününde yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanununun 37. maddesi yararlarına uygulanmak suretiyle bu bölümün Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm gününe göre bu doğrultuda verilen kararda bir isabetsizlik yok ise de; hüküm gününden sonra yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu ile 766 sayılı Tapulama Kanunu ve 1617 sayılı yasanın 20. maddesi yürürlükten kaldırılmış, sözü edilen yasanın geçici 4. maddesinde işbu yasa hükümlerinin derdest davalarda da uygulanacağı kuralı getirilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde ise aynı yasanın 14. maddesinde yazılı koşulların gerçekleşmesi halinde devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin ihya yoluyla iktisabına olanak sağlanmıştır. Ayrık hal 17. maddede gösterilmiştir. Davacı tarafın, lehine olan 3402 sayılı yasa hükümlerinden yararlanması gerekir. O halde, toplanan deliller 3402 sayılı yasanın 14. ve 17. maddeleri hükmünce değerlendirmeye tabi tutularak bir hüküm kurulması gerekir. Davacı Celal mirasçısı Mustafa Ç.'nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (B) harfi ile gösterilen taşınmaz kesimine yönelik olmak üzere Celal mirasçıları yararına BOZULMASINA, 22.11.1989 gününde oybirliği ile karar verildi.