 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1986/6035
K: 1990/4129
T: 05.04.1990
DAVA : Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle gereği görüşüldü:
KARAR : Kadastro sırasında 655 parsel sayılı 27.920 m2 yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak Ahmet E. adına tesbit edilmiştir. Komisyonca Fevzi E.'ın itirazının kabulüne, taşınmazın tesbitinin iptaline, taşınmazın muteriz Fevzi E. adına tesciline karar verilmiştir. Ahmet E. taşınmazın kendisine ait olduğunu ileri sürüp dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın davalı Fevzi E. adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı taşınmazı satın aldığı ileri sürmüş, 15.7.1973 tarihli senede dayanmıştır. Davacı, taşınmazı oğlu davalıya satmadığını,, böyle bir senet de düzenlenmediğini bildirmiş, 15.81973 tarihli senedin sahteliğini ileri sürmüştür. Mahkemece yapılan araştırma sonunda 15.7.1973 tarihli senetteki imzanın davacıya ait olmadığı, böylece senedin sahteliği olarak mahkemeye verdiği senedin sahteliğinin belirlenmesi halinde satın aldığı ispatla yükümlü bulunan davalı başka bir delile dayanamaz. Mahkemece karar yerinde açıklanan gerekçeler bu olaya uygun değildir. Senedin şekil nokksanı nedeniyle delil olma niteliğini taşımaması durumunda başkaca delile dayanma olanağı vardır. Kaldı ki davalı vekili tarafından 1981/3009 esas sayılıdosyaya ibraz edilen sözlü akit başlıklı 9.2.1981 ve yine ilmuhaber başlıklı 9.2.1981 tarihli, davalının da imzası ile onaylandığı belgelerde taşınmazın davacı Ahmet E.'a ait olduğu, Ahmet adına tapuya tescilinden sonra mirasçılar arasında paylaşılacağı kabul edilmiştir. Ayrıca bu belgeler de davalıyı bağlar. Bahkemece bu yönler gözönünde tutularak taşınmazın duruşma sırasında ölen davacı Ahmet mirasçıları adına adları ve pay oranları, iştirak halinde bulunduğu belirtilmek suretiye tapuya tescliine karar verilmek gerekirken yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA 5.4.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.