Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1986/22597
K: 1990/12510
T: 25.10.1990
DAVA : Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR : Kadastro sırasında 614 parsel sayılı 9600 m2. yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı, satış ve kazandırıcı zamanışım zilyetliğine dayanılarak davalı İsmali adına tesbit edilmiştir. İtirazı, Kadastro Komisyonu tarafından reddedilen Hatice, taşınmazın Ahmet mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek dava açmıştır. Ahmet'in diğer mirasçıları davaya dahil edilmiştir. Mahkemece davanın reddine, taşınmazın davalı İsmail adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu taşınmazın davacıların miras bırakanı Ahmet'e ait iken 1968 yılında ölümü ile eşi davacı Hatice ile davaya dahil edilen çocuklarına kaldığı uyuşmazlık konusu değildir. Kadastro tesbiti zilyetliğin satış yoluyla devrine dayanılarak davalı taraf adına yapılmıştır. İtirazı Kadastro Komisyonunca reddedilen davacı Hatice dava dilekçesinde, taşınmazı davalıya kiraya verdiği halde hile ile kendisine satış senedi imzalatıldığını, davalının dayandığı senet satış senedi olarak kabul edilse bile o tarihte küçük olan taşınmazın yalnız kendisi tarafından satışının geçersiz olduğunu iddia etmiş ise de daha sonra ididasını iştirak nedeniyle satışın geçersizliğine hasretmiştir. Davalı tarafın dayandığı ve davacı Hatice'nin imzasını taşıyan 9.4.1969 günlü satış senedinin dava konusu taşınmazı kapsadığı mahkemece yapılan keşif ve uygulama ile saptanmıştır. Senet tarihinde davacının çocukları küçüklük nedeniyle annelerinin velayeti altındadır. Uyuşmazlık, senedin içeriği itibariyle velayeten satışı da kapsayıp kapsamadığı noktasında toplanmaktadır. Senette açıkça (velayeten satış) sözcükleri bulunmamakla beraber (kendi ve varislerim tarafından dönme zuhur ederse mahkeme masraflarının kendime ait olduğunu kabul ediyorum) şeklindeki beyan, söz konusu satışta davacı Hatice'nin kendisinin asaleten, küçük çocuklarına velayeten hareket ettiğini göstermektedir. Zira, buradaki (Varislerim) sözcüğüyle davacının küçük çocukların ifade ettiği açıktır. Diğer yandan, senetteki (Dönüş) sözcüğü "cayma" yada "yapılan hukuki işlemden vazgeçme" anlamındadır. Bu sözcük senet metnine göre varislerin (Velayet altındaki çocukların) vazgeçmelerini de içermektedir. Yapılan işlemden (Olayda sözleşmeden) bir kimsenin vazgeçmesinden söz edilmesi halinde o işlemde o kişinin ya da kişilerinde taraf olması gerekir. O halde satışa küçük çocuklar ve onların miras paylarıda dahildir. Bir başka anlatımla Hatice, çocuklarına velayeten de satış iradesini kullanmıştır. Olayın cereyan tarzı ve satış gününden, tesbit gününe kadar çok uzun bir süre geçmesine rağmen davacılar tarafından davalıya karşı senedin geçersizliğinin ileri sürülmemiş ve davalının zilyetliğine karşı çıkılmamış olması da bu görüşü doğrulamaktadır. Aksinin kabulü hem senet içeriğine ve hemde hayatın normal akışına ters düşer. Kaldıki, 14.7.1986 günlü keşifte dinlenen bilirkişi ve tanıklar Hatice'nin kendisine asaleten çocuklarına velayeten satış yaptığını bildirmişlerdir. Bilirkişi ve tanıkların bu beyanları yukarıda da açıklandığı üzere senet içeriği ile de çelişmemektedir. Bu nedenler ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığından davacı tarafın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 10 lira harcın temyiz edenden alınmasına, 25.10.1990 gününde oyçomkluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Tapuda kayıtlı olmayan dava konusu taşınmazın, muris Ahmet'den 9.7.1968 tarihinde vefatı ile eşi ve çocukları bulunan davacılara kaldığı, terekesinin paylaşılmadığı, davacılar iştirak halindeki mirasçılığın devamı sırasında mirasçı eşi Hatice'yi üçüncü kişi davalıya satarak zilyetliğini teslim edildiğinde uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; Hatice'nin yaptığ satışın geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Satış tarihinde taşınmazın tesbitinin yapıldığı güne kadar geçen süre 20 yıla ulaşmamaktadır. Davalının eklemeli zilyetlikten yararlanabilmesi için Ahmet'den külli halefleri mirasçılarına geçen zilyetliğin davalıya aktarıldığının belirlenmesi, diğer bir anlatımla; bu konuda zilyetliği devir eden geçerli bir satış akdinin varlığının kanıtlanması gerekir. İştirak halindeki mirasçılardan birinin üçüncü kişi ile yaptığı, diğer şeriklerin katılmadığı satış geçersizdir. Olayda; davalının dayandığı 9.4.1960 tarihli satış senedi muris eşi Hatice tarafından düzenlenmiştir. Hatice satış sırasında konusu olan davalı taşınmazın kendisine ait olduğunu açık ve seçik bir biçimde belirtmiştir. Bu yön "Tarla mı" sözü ile vurgulanmıştır. Senette taşınmazın terekeye ait olduğu ve tereke adına asaleten ve velayeten hareket edildiği belirtilmemiştir. Böylece, Ahmet'in eşi Hatice dışındaki mirasçılar bu satışda temsil edilmemiş ve satışa katılmamışlardır. Yine senette yazılı olan "Kendi ve varisleri tarafından dönme zuhur ederse" mahkeme masraflarının kendime ait olduğunu sözleri de bu satışa Ahmet çocuklarının katılmadıklarını duraksamaya neden olmayacak biçimde göstermektedir. Yani, bu sözler Ahmet çocuklarının satışa katılmadıklarının yazılı ikrarıdır. Oysa çoğunluk senetde yazılı bulunan "kendim ve varislerim tarafından dönme zuhur ederse" sözlerini Hatice'nin taşınmazın davalıya satışını yaparken kendisini ve çocukları adına asaleten ve velayeten hareket ettiklerinin delili olarak değerlendirmiştir. Oysa; bu sözcükler yapılan satış sözleşmesine, kendisinin ve vefatından sonra varisleri olan çocuklarının karşı çıkabileceğini açıklamak için kullanılmıştır. Senette yazılı olmayan "temsilci olarak ya da velayeten hareket ediyorum" anlamında kullanılmış sözcükler olarak nitelendirilemez. Bilakis; satışın Haticenin kendi adına yaptığının ifadesidir. 9.4.1964 tarihli senet satıcı Hatice'nin satışda taşınmazın bağımsız olarak kendisine ait olduğunu ortaya koyarak kendi adına satış yaptığını yoruma gerek olmayacak şekildi açıklamaktadır. Aksi görüş satıcının bu iradesi dışına çıkılarak değişik anlamlar çıkarmaya kalkışmak olur. Bu itibarla; 9.4.1964 tarihinde yapılan satış geçersiz olup davalı zilyetliğin devrinde bu satışa dayanamaz. Yani davalı eklemeli zilyetlikten yararlanamaz. Yukarda açıklamaya çalıştığımız hukuksal olgu ve bulgular karşısında satış sözleşmesinin tarafı olmayan Hatice dışındaki davacıların bu satışı benimsedikleri ve satış sözleşmesinin geçersizliğini ileri süren Hatice'nin kötü niyetli olduğu kabul edilemez. Çünkü; zilyetliğin devri için geçerli bir akdin oluşması zorunludur. Olayda; satışın geçersiz olduğunu ileri sürme hakkına sahip olan davacı tarafın aleyhine bu görüşle karşı çıkılamaz ve akit geçerli sayılamaz. Diğer yandan; davalının dayandığı ve davacıyı bağlayan nitelikteki bu satış senedi içeriğine ters düşen tanığın tanıklığı ve kanaatide hukukça değer taşımaz. Bu nedenlerle; eklemeli zilyetlikten yararlanamayan ve bağımsız zilyetliğide 20 yıla ulaşmayan davalı aleyhinde açılan davanın kabulü ile taşınmazın iştirak halinde olduğuda belirtilerek Ahmet mirasçıları adına payları da gösterilmek suretiyle tapuya tesçiline karar verilmeli ve bu gerekçe ile hüküm BOZULMALIDIR. Açıklanan nedenlerle çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini