 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1986/18871
K:1988/4522
T:09.05.1988
- KAMULAŞTIRMA SİLİNEN [TERKİN EDİLEN] TAPU KAYDI
- YÜZÖLÇÜMÜNÜN DÜZELTİLMESİ
* ÖZET:Kök tapu kaydının kapsamı içinde kalan taşınmaz kamulaştırıldığı halde, tapu kaydının silinmemiş [terkin edilmemiş] olmasından yararlanan davacının satıcısının, yüzölçümü düzeltilmesi [tashihi] davası açarak tapu kaydı sınırlarını genişletmiş olmasının hukuksal bir değeri yoktur.
(3402 s. Kadastro K. m. 18,19,geçici m. 4)
Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; tetkik hakiminin raporu ve kağıtlar okundu, iş incelendi, gereği görüşüldü
Kadastro sırasında 1622 parsel sayılı 1530 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu ve vergi kaydına dayanılarak Kemal adına tesbit edilmiştir. İtirazı tapulama komisyonunca reddedilen Hazine, nizalı taşınmazın kumluk alan olup, özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürmüş ve dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne, nizalı taşınmazın kumluk niteliği ile tapulama dışı bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı Hazine nizalı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, 'istimlak edildiğini ileri sürmüş, davalı taraf ise Kanunisani 1338 gün ve 3 numaralı sicilden gelen 2 evlek yüzölçümlü tapu kaydı ve girtilerine dayanmıştır. davalı tarafın dayandığı Mustafa Oğlu Ali adına oluşturulan tapu kaydı Ali mirascılarının satışı ile davalının satıcısı Mehmet K... geçmiş ve tapu kaydında yazılı 2 evlek 459 metrekareye çevrilmek suretiyle adı geçen adına 8.6.1956 gün ve 3 numaralı tapu kaydı oluşturulmuştur. Mehmet Kemal taşınmazı Ali mirasçılarından satın aldıktan sonra hazineyi hasım göstermemek suretiyle açmış olduğu yüzölçümü tashihi davası üzerine, taşınmazın yüzölçümü kesinleşen mahkeme ilamıyla 2625 metrekareye çıkarılmış ve işbu mahkeme hükmüne dayanılarak Mart 1957 gün ve 73 numaralı tapu kaydı oluşturulduktan sonra, taşınmazı Aralık 1961 gün ve 59 numaralı tapu kaydı ile davacı Kemale satmıştır. yüzölçümü düzeltilmesi davası Hazine aleyhine açılmadığı, Hazine ilamın tarafı olmadığı için, mahkeme hükmü ve bu hükme dayanılarak oluşturulan tapu kaydı hazineyi bağlamaz. Diğer yandan. Hazine taşınmazın iki kez istimlak edildiğini, istimlak işlemleri yapılırken tapuda kayıtlı olduğunun saptanamaması nedeni ile işlemlerin vergi kaydı ve zilyetliğe dayanılarak tekemmül ettirildiğini, tapu kaydı muhtevası içinde kalan taşınmazın tümünün istimlak edildiğini ve istimlak evrakının dayanağını teşkil eden haritanın kapsamı içinde kaldığını savunmuştur. Bu durumda; uyuşmazlığın kanunisani 1338 gün ve 3 numaralı tapu kaydında yazılı sınırlara yüzölçümüne ve istimlak haritasına göre çözümlenmesi gerekir. Mahkemece istimlak haritaları da dikkate alınmak suretiyle yapılan keşif ve uygulama sonunda; saptanan deniz sınırına göre kanunisani 1338 gün ve 3 numaralı tapu kaydının kapsamı içinde kalan taşınmazın tümünün istimlak edildiği, çekişmeli taşınmaza ait tapu kaydının deniz sınırı itibariyle genişletilmeye elverişli Olduğu, taşınmazın kök tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı saptanmıştır. Kök tapu kaydının kapsamı içinde kalan taşınmaz kamulaştırıldığı halde, tapu kaydının terkin edilmemiş olmasından yararlanan davacının satıcısının, yüzölçümü tashihi davası açarak tapu kaydının yüzölçümünü büyütmüş olması hukukça değer taşımaz. Diğer yandan; kaydın yüzölçümünün büyütüldüğü gün ile tesbit günü arasında 20 yıllık zilyetlik süreside dolmamıştır. Bu nedenle de kök tapu kaydının kapsamı dışında kalan bölümün zilyetlikle iktisabı olanaksızdır. Saniyen; devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kumsallar için oluşturulan tapu kaydı gerçeği yansıtmadığı için geçersizdir. Bu nedenler ve hükümde gösterilen diğer gerekçelere göre, davalının tüm temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile hükmün (ONANMASINA), Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan Hazine yararına takdir olunan 6500 lira avukatlık parasının davalı taraftan tahsili ile davacı Hazineye verilmesine, 9.5.1988 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Çoğunluğun esasa ilişkin görüşüne tümü ile katılıyoruz. Ne var ki; 766 sayılı Tapulama Yasası, 3402 sayılı Kadastro Kanunu ile yürürlükten kaldırılmış, sözü edilen Yasanın geçici 4. maddesinde işbu yasa hükümlerinin eldeki, başka bir deyişle derdest davalarda da uygulanacağı kuralı getirilmiştir. Dava konusu taşınmaz üzerinde tesbit gününde kayıt binaların varlığı ve bunların davacı tarafından yapıldığı, mahkemece yapılan keşif ve uygulama, dinlenen yerel bilirkişi sözleri, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen kroki içeriği ve diğer delillerle belirlenmiştir. Diğer yandan; Taşınmaz üzerindeki binaların değerinin dava gününde taşınmaz değerinden fazla olduğu yerel bilirkişi tarafından haber verilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun '18. maddesinde "Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlaması mümkün olan yerlerin Hazine adına tesbit olunacağı" hükmü getirilmiştir. Davalı tarafın işbu hükümden yararlanması gerekir. Bu itibarla; taşınmazın ekonomik yarar yönünden Hazine adına tesbit ve tapuya tescili ve taşınmaz üzerinde bulunan binalar yönünden kişiler yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesi hükmünün uygulanması gerekip gerekmediğinin uzman bilirkişi aracılığı ile saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Bu nedenle; davalının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulması gerekir. Maruz sebeplerle çoğunluğun onamayı öngören görüşüne katılmak mümkün olmamıştır.