 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1986/18199
K: 1990/11738
T: 11.10.1990
DAVA : Taraflar arasında, kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR : Kadastro sırasında 176 parsel sayılı 158.050 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tapu ve vergi kaydına, miras hakkına ve paylaşmaya dayanılarak Necati adına tesbit edilmiştir. Davalılar Çavuş, Sait, Ahmet ve Hüseyin'in noter senedi ile harici satın almaya dayanarak yaptıkları itiraz tapulama komisyonunca kabul edilmiş ve parseli davalılar adına tesçiline, Hazinenin tesbit malikinin resmi belge ve zilyetliği olmadığı yolundaki itirazının reddine karar verilmiş, davacı hazine itiraz nedenlerini ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, parselin tapulama komisyonu kararında belirtildiği gibi tesçiline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davalı tarafa ait tapu uve vergi kayıtlarının kapsamında kaldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş isede; bu yönde yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Davalı tarafın dayandığı Teşrinisani 1325 tarih 474 sayılı ve 18 dönüm yüzölçümlü tapu kaydında; Emiş Hatun, Hacı Arif Baba, Rumevlek takımı ve Hatice tarlası sınır olarak gösterilmiştir. Keşif sırasında bilgilerine başvurulan yerel bilirkişiler tapu kaydında kuzeyde sınır olan Emiş Hatun tarlasının dava dışı 203 parsel sayılı taşınmaz olarak göstermiş olmalarına karşın aynı kaydın kapsamında olduğu belirtilen 203 parselle ilgili keşif sırasında Emiş Hatun tarlasının 173 parsel sayılı taşınmaz olduğu bilirkişilerce bildirilmiştir. Mahkemece bu tutarsız beyanlar üzerinde durulmadığı gibi dayanılan 1936 tarih ve 9 sayılı vergi kaydının yükümlüsü ile davalı tarafın ya da bayilerinin akit veya miras ilişkisi araştırılmamıştır. Yetersiz araştırma ile hüküm kurulamaz. O halde; öncelikle aynı kayda dayanılarak dava konusu olan taşınmazlarla ilgili olarak biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyeceği gözönünde tutularak aralarında irtibat bulunan dava dosyalarının Usulün 45/3. maddesi hükmünce birleştirilmesi düşünülmeli, daha sonra sözü edilen vergi kaydı ile davalı tarafın ya da satıcılarının ilgisi saptanılmalı ve taşınmaz başında yeniden yapılacak keşifte tapu ve vergi kayıtlarının kapsamında olan taşınmazlar yerel bilirkişi huzuru ile belirlenmeli, bu taşınmazları dıştan çevreleyen parsellerle ilgili kadastro tutanakları ve dayanağı belgelerin getirtilip, bu kayıt ve belgelerde dava konusu taşınmaz yönünün ne şekilde ve kime ait taşınmaz olarak sınır gösterdiği saptanılmalı, böylece bilirkişi sözleri denetlenmeli varsa aykırılık nedenleri araştırılmalıdır. Tapu kaydı kapsamı dışında kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümleri varsa bu kesimler üzerinde davalılar yararına kadastro Kanununun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı, kayıt kapsamının belirlenmesi yönünden teknik bilirkişiye keşfi ve uygulamayı izlemeye olanak verecek şekilde birleşik kroki çizdirilmeli, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönlerden yanılgıya düşülerek eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz, davacı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinden görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11.10.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.