 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1986/16471
K:1990/10644
T:19.09.1990
* KADASTRO TESBİTİ
* TEREKENİN TAKSİMİ
ÖZET : Terekenin yöntemine uygun bir biçimde paylaşıldığının kabul edilebilmesi için, paylaşmaya tüm mirasçıların katılması zorunludur.
(3402 s. Kadastro K. m. 30)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 1332 parsel sayılı 5050 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydına, miras yolu ile gelen hakka, paylaşmaya ve zilyetliğe dayanılarak davalı Sultan adına tesbit edilmiştir. Davacı Muharrem'in itirazı tapulama komisyonu tarafından reddedilmiştir. Davacı Muharrem, Satılmış, Mustafa, Kazım ve Reyhan taşınmazın bir kısmının davalı Sultan ile oğlu Cihan'a ait olduğunu, taşınmazın bir kısmının ise Ali mirascılarına ait olduğunu ve Ali mirascılarından bir kısmının da paylarını Muharrem'e sattıklarını ileri sürerek dava açmışlardır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, taşınmazın krokide (A) haliyle gösterilen 2486 metrekarelik kısmının davalı Sultan ile oğlu Cihan adına, aynı krokide (B) harfiyle gösterilen 2564 metrekarelik kısmının ise Ali mirascıları olarak Reyhan, Dudu, Satılmış, Hıdır, Kurbani, Zeki, Muharrem, Raziye, Ali ve Emine ile Sultan, Cihan, Ahmet, Mahmut, Mustafa, Sultan, İbrahim, Sadık, fırın, Nuri ve Fatma adlarına tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm davalı Sultan tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı Sultan'ın temyizi teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 28.5.1985 günlü krokide (B) harfi ile gösterilen 2564 metrekarelik bölüme yöneliktir. Taşınmazın temyize konu edilen bölümünün tapuda kayıtlı olmadığı ve öncesinin tarafların kök miras bırakanı 22.2.1949 yılında ölen Ali'ye ait olduğu yönünde yanlar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yanlar arasındaki çekişme, kök miras bırakan Ali'nin ölümünden sonra terekesinin mirascılar arasında yöntemine uygun bir biçimde paylaşılıp paylaşılmadığı, paylaşılmış ise, taşınmazın davalı. tarafın miras bırakanı Ali'nin oğlu Halil'in payına düşüp düşmediği yönünde toplanmıştır. Dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar Ali'nin terekesinin mirascılarından davalı tarafın miras bırakanı Halil ile oğlu davacı Kazım arasında paylaşıldığını, iş bu paylaşmaya Ali'nin mirascılarından davacı Reyhan ile Ali'nin 1.12.1934 gününde ölen kızı Fatma'nın mirascılarının katılmadıklarını haber vermişlerdir. Terekenin yöntemine uygun bir biçimde paylaşıldığının kabul edilebilmesi için paylaşmaya tüm mirascıların katılması zorunluğu vardır. Mirascılardan Reyhan ile 1.12.1934 gününde ölen muris Ali'nin kızı Fatma'nın mirascılarının katılmadıkları belirlendiğine göre, paylaşmanın geçerli olarak kabulüne olanak yoktur. Nitekim; davacılardan Reyhan ile Fatma'nın oğlu davacı Mustafa paylaşmayı kabul etmemişlerdir. Diğer taraftan; mirascılar arasında kazandırıcı zamanaşımı hükümleri işlemez. Bu itibarla; taşınmazda Ali'nin mirascılarından 1.8.1977 gününde ölen ve davalı durumunda bulunan Halil mirascısı Sultan ve oğlunun zilyet olması sonucu etkilemez. Bu nedenlerle davalının esasa yönelik diğer temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; dava 22.2.1949 gününde ölen ve terekesi iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan Ali'nin mirascılarından bir kısım tarafından açıldığına göre, kadastro hakimi hüküm gününde yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanununun 1 ve 54 ve hüküm gününden sonra yürürlüğe giren ve geçici 4. maddesi hükmünce eldeki davalarda da uygulanması gereken 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30. maddesi hükmünce gerçek malikleri saptamak ve onlar adına sicil oluşturmakla yükümlüdür. Getirtilen nüfus kayıtları ve dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözlerine göre; Ali'nin terekesinde kızı Fatma yönünden halefiyet yoluyla mirascı olanlar, işbu davada davacı sıfatı ile bulunan Mustafa ile davanın tarafı olmayan Nuriye ve Emine'dir. Fatma'nın ölüm gününe göre o tarihte eşi durumunda bulunan ve 1979 yılında ölen Muharrem, Ali'nin mirascısı değildir. Başka bir anlatımla; kendilerine pay verilen Muharrem'in ikinci eşi Fatma'dan olma çocukları Güldane, Sultan, İbrahim, Sadık, fırın ve Nuri kök miras bırakan Ali'nin mirascıları olamazlar. Mahkemece bu yön dikkate alınmadan kök muris Ali'nin mirascısı olmayan adı geçenlere de pay verilmesi isabetsiz, davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 19.9.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.