 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1986/12827
K: 1990/4322
T: 09.04.1990
DAVA : Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle gereği görüşüldü:
KARAR : Kadastro sırasında 167 parsel sayılı 97.50 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, vergi kaydına ve satın almaya dayanılarak davalı adına tesbit edilmiştir. Hazine 20 dönüm fazlasına itiraz etmiş, itirazı kadastro komisyonu tarafından rededilen hazine aynı nedene dayanarak dava açmış, mahkemece davanın kısmen kabulüne, tesbitin iptali ile taşınmazın krokisinde (C) harfi ile gösterilen 32.500 metrekarelik bölümün davalı (Ahmet A.) adına, krokide (D) harfi ile gösterilen 65.000 metrekarelik bölümün de hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı (Ahmet A.) tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı vergi kaydı, zilyetlik ve satınalmaya dayanmıştır. Davalının dayandığı vergi kaydının güney sınırının açık kaldığı, mahkemece yapılan keşif ve uygulamada, dinlenen yerli bilirkişi sözleri ve teknik bilirkişinin raporu ile belirlenmiştir. Dayanılan vergi kaydının güney sınırı açık kaldığına göre; vergi kaydı yüzölçümü ile geçerlidir. Kaydın yüzölçümüyle teknik bilirkişi Dursul Güzel tarafından düzenlenen 26.9.1985 günlü krokide (A) harfi ile gösterilen bölümünü kapsadığı belirlenmiştir. Taşınmazın geri kalan (C ve D) harfleri ile gösterilen bölümlerinin vergi kaydının kapsamında kaldığı kabul edilemez. Bu nedenlerle; davalının diğer temyiz itirazları yerinde değildir. Mahkemece krokide (C) ile gösterilen 20.000 metrekare ile (D) harfi ile gösterilen bölümün bir bütün olduğu, tesbit gününe göre bir bütün olan taşınmazın belgesiz zilyetlikle ancak 20 dönümlük bölümünün iktisabına yasal olanak bulunduğu gerekçe gösterilerek krokide (A ve C) harfleri ile gösterilen cem'an 32.500 metrekarelik bölümün davalı adına, krokide (D) harfi ile gösterilen 65.000 metrekarelik bölümün ise davacı hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Oysa; 3402 sayılı Kadastro Kanunu ile 766 sayılı Tapulama Kanunu ve 1617 sayılı yasanın 20. maddesi yürülükten kaldırılmış, anılan yasanın geçici 4. maddesinde işbu yasa hükümlerinin derdest davalarda da uygulanacağı ilkesi getirilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünce bir bütün olan taşınmazda sulu toprakta 40, kuru toprakta ise 100 dönümlük bölümünün kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisabına olanak sağlanmıştır. Davalının, lehine olan işbu yasa hükümlerinden yararlanması gerekir. O halde; öncelikle, taşınmazın sulu, yoksa kuru toprak mı olduğu merciinden sorularak belirlenmeli, ondan sonra davalı adına yani çalışma alanı içerisinde belgesiz zilyetlikle edinilen taşınmazların yüzölçümü Kadastro Müdürüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorularak saptanmalı, ondan sonra toplanan deliller 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı normlar dikkate alınarak takdir ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 9.4.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.