 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1986/12581
K:1990/3537
T:28.03.1990
- KADASTRO TESBİTİ
- ZİLYEDLİK
ÖZET: Yasada öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin imar ve ihya yoluyla iktisabına olanak vardır.
(3402 s. Kadastro K. m. 14, 17)
Kadastro sırasında 933 parsel sayılı 2087 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 1940 yılında imar ve ihya olunarak tarım toprağı haline getirildiği, tespit gününe göre Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisabına yasal olanak bulunmadığı vurgulanarak Hazine adına tesbit edilmiştir. İtirazı, komisyonca reddedilen Şeref ve kardeşi Fatma zilyetliğe dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece, davanın reddine, taşınmazın tapulama dışı bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davacılar Şeref ve Fatma vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyizin yasal süre içerisinde yapıldığı anlaşıldıktan sonra, tetkik hakiminin raporu okundu, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Mahkemece, dava konusu taşınmazın 17 Ocak 1326 (1910) gün ve 289 sayılı Tezkere-i Samiyye ile hudutları belirlenen ve 5.2.1958 tarih ve 4/ 9925 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile hudutları genişletilen Taşkömürü Havzası dahilinde kaldığı, Tezkere-i Samiyye hudutları içinde kalan taşınmazların kamu malı niteliğinde olup, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisabına yasal olanak bulunmadığı, hakkı karar koşullarının da davacı taraf yararına gerçekleşmediği gerekçe gösterilerek davanın reddine, taşınmazın 766 sayılı Tapulama Kanununun 2. maddesi hükmünce tapulama dışı bırakılmasına karar verilmiştir. Oysa; hüküm gününden sonra yürürlüğe giren 5.6.1986 gün ve 3303 sayılı Kanunla bu nitelikteki yerlerin yasada yazılı koşulların gerçekleşmesi halinde zilyetlikle iktisabına olanak sağlanmıştır. Diğer taraftan; hüküm gününden sonra yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu ile 766 sayılı Tapulama Kanunu ve 1617 sayılı Yasanın 20. maddesi hükmü yürürlükten kaldırılmıştır. Geçici 4. maddesi hükmünce derdest davalarda da uygulanması gereken 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı koşulların gerçekleşmesi halinde Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin imar ve ihya yoluyla iktisabına da olanak verilmiş, ayrık hal, sözü edilen Kanunun 17. maddesinde vurgulanmıştır. Davacı tarafın hüküm gününden sonra yürürlüğe giren ve lehe olan iş bu yasaların hükümlerinden yararlanması gerekir.O halde; 3303 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerinde yazılı koşulların davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin zilyetlik delillerinin değerlendirilmek suretiyle belirlenmesi, zilyetlik ve ihya yolu ile taşınmaz edinme koşullarının davacı taraf yararına gerçekleştiğinin saptanması halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. Davacı tarafın temyiz itirazları öncelikle bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 28.3.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.