 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1986/12201
K:1990/2458
T:07.03.1990
- KADASTRO TESBİTİ
- ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ
- KURU VE SULU TOPRAK
- BELGESİZ ZİLYEDLİK
ÖZET : Belgesiz zilyedlikle edinilebilecek yüzölçümü limitleri; çalışma alanı içersindeki sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümdür. Bu yüzölçümündeki taşınmazların zamanaşımı zilyedliği ile edinilebilmesi olanaklıdır.
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
Kadastro sırasında 1674 parsel sayılı 24.450 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 1656 parsel sayılı taşınmazın vergi kaydı yüzölçüm fazlası olarak davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacının vergi kaydına, miras yolu ile gelen hakka ve zilyetliğe dayanan itirazı tapulama komisyonu tarafından kısmen kabul edilerek taşınmazın 3397 metrekarelik kısmının davacı Mustafa, 21.053 metrekarelik kısmının ise davalı Hazine adına tesbitine karar verilmiştir. Davacı aynı nedenle dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, taşınmazın davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Mustafa tarafından temyiz edilmiştir.
Temyizin yasal süre içerisinde yapıldığı anlaşıldıktan sonra, tetkik hakiminin raporu okundu, dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
1674 parsel sayılı 24.450 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz dava dışı 1656 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören vergi kaydının yüzölçümü fazlası olarak Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı Mustafa, vergi kaydı ve ekleme suretiyle gelen zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tesbite itiraz etmiştir. Komisyonca davacının dayandığı vergi kaydının hali sınırı itibariyle genişletilmeye elverişli olduğu, Bu itibarla; vergi kaydının yüzölçümüyle değerlendirilmesi gerektiği, vergi kaydının ise, yüzölçümüyle dava dışı parsele revizyon gördüğü, Ancak; tesbit gününde muterizin belgesiz zilyetlik hükümlerine dayalı olarak 46.603 metrekare taşınmaz edindiği, Oysa; tesbit gününe göre muterizin belgesiz zilyetlikle edinebileceği taşınmazların yüzölçümü toplamının 50 dönümü geçemeyeceği gerekçe gösterilerek taşınmazın, vergi kaydının revizyon gördüğü 1656 parsel sayılı taşınmaza bitişik kesimden 3397 metrekarelik bölümünün taşınmazdan kesilerek muteriz adına tesbit ' ve tapuya tesciline, fazlaya yönelik itirazın reddine karar verilmiştir. Hazine kısmen aleyhine olan komisyon kararına karşı süresinde dava açmamıştır. Bu itibarla; 3397 metrekarelik bölüm yönünden komisyon kararı muteriz, başka bir deyişle; davacı yararına kesinleşmiştir. Komisyon kararı içeriğine göre, davacının davası taşınmazın tümüne değil, 21.053 metrekarelik bölümüne yöneliktir. Bu durumda; yanlar arasındaki uyuşmazlığın dava konusu edilen taşınmazla sınırlı olarak çözümlenmesi gerekirken, dava dışına çıkılarak taşınmazın tümünün Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi doğru değildir. Diğer taraftan; davacının dayandığı vergi kaydı hali sınırı itibariyle genişletilmeye elverişlidir. Hüküm gününde yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanununun 42., hüküm gününden sonra yürürlüğe giren ve derdest davalarda da uygulanması gereken 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi gereğince; bu nitelikteki belgeler yüzölçümüyle geçerlidir. Vergi kaydının kapsamı içinde kaldığı kabul edilemez. Ancak; dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmaz üzerinde davacının ekleme suretiyle sürdürdüğü zilyetliğin tesbit gününe göre, iktisaba yeterli süreye ulaştığını haber vermişlerdir. Komisyon kararının verildiği gün itibariyle belgesiz zilyetlikle edinilecek taşınmazların yüzölçümü toplamının 50 dönümü geçemeyeceği yasa gereği ise de; hüküm gününden sonra yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu ne 766 sayılı Tapulama Kanunu ve 1617 sayılı Yasanın 20. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Anılan Yasanın geçici 4. maddesinde işbu yasa hükümlerinin derdest davalarda da uygulanacağı kabul edilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi ile belgesiz zilyetlikle edinilebilecek taşınmaz yüzölçümü limitleri değiştirilmiş, çalışma alanı içerisinde sulu toprakta 40 kuru toprakta ise 100 dönüm yüzölçümündeki taşınmazın zamanaşımı zilyetliği ile iktisabına olanak sağlanmıştır. Kuru ve sulu toprak ayırımının ne şekilde yapılacağı da sözü edilen maddede vurgulanmıştır. Davacının lehine olan işbu yasa hükümlerinden yararlanması gerekir. O halde; taşınmazın kuru ve sulu toprak olup olmadığı merciinden sorulmalı, ondan sonra toplanan zilyetlik delilleri birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir. Davacının temyiz itirazları yukarıda belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 7.3.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.