 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Ceza Dairesi
E: 1986/2698
K: 1986/2798
T: 7.3.1986
765/m.503
3167-1/m.16
6762/m.692,693
Dolandırıcılık suçundan sanık Ziya hakkında yapılan duruşma sonunda, hükümlülüğüne dair, Gaziantep 3. Asliye Ceza mahkemesi'nden verilen 27.12.1985 tarihli hükmün Yagırtay'ca incelenmesi, sanık vekili tarafından süresinde istenilerek, depo parası ile şartı yerine getirilen dava evrakı C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen 2469 sayılı tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR :
1 - 15.7.1985 tarihli fatura ile sanığın hissedarı olduğu Tekstil Ticaret ve Sanayii A.Ş.'nin, Pamuk Sanayii ve Ticaret ve Sanayii A.Ş.'nin, Pamuk Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nden satın aldığı presli pamuk bedeli olarak sanık tarafından 15.8.1985 keşide tarihli dava konusu belgenin çek adı altında lehdar Firması'na verildiği ve ibrazında bankada karşılığı bulunmadığı anlaşılan ve lehtar firma tarafından çek olarak ödeme vasıtası kabul edilerek alınan ve dosyada fotokopisi bulunan belgede keşide yeri gösterilmediği gibi, keşidecinin adı ve soyadı yanında da bir yer yazılı bulunmamaktadır. Türk Ticaret Kanununun 692. maddesinin 5. bendine göre, belgenin çek sayılabilmesi için keşide yerinin yazılması veya 693/3. maddesi uyarınca keşidecinin adı ve soyadı yanında bir yez yazılı olması gerekmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi dava konusu belgede ise bu unsur bulunmadığından TTK.nun 692 ve 693. maddelerinin açıklığı karşısında bunun çek olarak kabulüne imkan bulunmamaktadır. Esasen bahis konusu belgedeki meblağın tahsili için yapılan haczen icra takibi dolayısiyle Gaziantep İcra Tetkik Mercii'nin 24.10.1985 tarihli kararı ile de belge çek vasfında görülmeyerek takibin iptaline karar verilmiştir.
Şu hale göre mahkeme tarafından uygulaması yapılan, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması hakkında 3167 sayılı Yasanın olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Zira Kanunun 1. maddesi: "Bu kanun çek kullanımı hakkındaki esasları, çek hamillerinin korunmasına dair tedbirleri ve uygulanacak müeyyideleri düzenler şeklinde kanunun kapsamını belirlemiş ve her şeyden önce belgenin çek olması esasından hareket edilmekle beraber bu kanunla çeklerin tanzimi unsurları ve hukuki esasları hakkında özel bir hüküm getirilmediği gibi 1. maddenin 2. fıkrası ile de bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır demek suretiyle de bu konudaki düzenleme eskisi gibi genel hükümler taşıyan TTK.na bırakılmış olup yukarıda açıklandığı gibi bu kanunun hükümlerine göre dava konusu belgenin çek olmayıp adı havale hükmünde bir belge olduğu anlaşılmaktadır.
Bu kabul tarzının ilk bakışta çek hamillerinin korunmasını bertaraf edecek bir sonuç doğuracağı düşünülebilir ise de, dayandığı kanuna göre çek olmayan bir belgenin yalnız ve münhasıran çekler hakkında hüküm taşıyan bir kanun ile korunması ve suçluluk halinin yaratılması kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine ve hukuk anlayışına ters düşecektir. Kaldıki, özel bir para ödeme aracı mahiyetinde bulunan çek'in dayandığı kanuna uygun olarak ve bütün unsurların muhtevi şekilde düzenlenmesi çeklere karşı güven ortamının yaratılmasında başlıca bir etken bulunmaktadır. Bu bakımdan lehtarında kendisine verilen belgenin çek olup olmadığına dikkat etmesi ve muhatap bankanın da çek vasfında olmayan belgeleri çek kabul edip çek hesabını işletmemesi çek hamilinin aleyhine değil, bilakis lehine bir sonuç doğuracaktır. Aksi takdirde çek terimi belli bir hukuki sonuç doğuran kambiyo senedini ifade eden bir terim olmaktan çıkıp muhtevası ve anlamı değişken bir kelimeden ibaret kalacaktır.
Bu itibarla sanığın çek unsurlarını ihtiva etmeyen ve karşılığı da bulunmayan, ancak il nazarda çek olarak düşünülebilecek dava konusu belgeyi lehdar durumundaki şirket yetkililerine ödeme vasıtası olarak vermek şeklindeki eyleminin dolandırıcılık veya hukuki mahiyette olup olmadığı tartışılarak sonucuna göre bir hüküm tesisi gerekirken uygulama yeri bulunmayan 3167 sayılı Kanunun 16. maddesine göre ceza tayini,
2 - Kabule göre; uygulanan 3167 sayılı Yasanın 1,2,3,4,5 ve 16. maddeleri ile geçici maddesi 3.4.1985 tarihinde, tamamı ise 3 Ekim 1985 tarihinde yürürlüğe girmiş ve mahkemece çek olarak kabul edilen belgede bu tarihler arasında tanzim edilmiş ve ceza hükmünü taşıyan 16. maddesinin 2. fıkrasında bahsedilen ve lehe hükmü ihtiva edip 3.10.1985 tarihinde yürürlüğe giren 8. madde ve dolayısiyle 7. madde uyarınca sanığa düzeltme hakkını kullanma imkanı verilip verilmediğinin bu işlemi yapacak ilgili bankadan sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan tahkikatla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı sanık vekilinin temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA depo parasının geri verilmesine, bozma nedenine göre sanığın tevkif tarihi de nazara alınarak ileride mağduriyetine meydan vermemek için hakkında Gaziantep Sulh Ceza Mahkemesi'nce verilen 16.9.1985 tarih 1985/179 Müteferrik sayılı gıyabi tevkif müzekkeresi üzerine vicahiye çevrilerek çıkarılan Kahramanmaraş 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 18.10.1985 gün ve 1985/240 sorgu sayılı tevkif müzekkeresi geri alınarak başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse TAHLİYESİNE 7.3.1986 tarihinde oybirliği ile karar verildi.