 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1986/8391
K: 1986/10257
T: 25.09.1986
DAVA : Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar Davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, taahhüt nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkeme ilaveyi red etmiş, hükmü davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Taraflar arasındaki ilk kira sözleşmesi 1.7.1981 başlangıç tarihli ve 2 sene sürelidir. Bu sözleşmede her hangi bir tahliye taahhüdü yoktur. 1.7.1982 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesinde kiralananın 30.6.1983 de tahliye edileceği yazılıdır. Bu tahliye taahhüdüne dayanılarak herhangi bir takip yapılmamış ve dava ikame edilmemiştir. 1.7.1983 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinde 30.6.1985 tarihinde tahliye edileceği taahhüt edilmiş. 1.7.1984 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde aynı husus teyid edilmiştir. Davalı bu son kira sözleşmesindeki taahhüde dayanarak dava ikame etmiştir. Davalı vekili davacının kira döneminde düzenlenen kira sözleşmesinde taahhüt aldığını bu bakımdan iyi niyetli olmadığını savunmuştur. Gerçekten ilk kira sözleşmesinden sonra düzenlenen sözleşmelerde tahliye taahhüdü alındığı anlaşılmaktadır. Bu taahhütler kira ilişkisi devam ederken verildiğinde serbest irade mahsulüdür. Bütün sorun geçerli olan son kira sözleşmesindeki taahhüde dayanarak açılan iş bu davada davacının iyi niyetli olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Geçerli sözleşmeden doğan bir hakkın kullanılmasında iyi niyet asıldır. Bunun aksini davalının olaylara dayanarak isabet etmesi gerekir. Taahhütlerin devali etmesi mutlaka davacının iyi niyetli olmadığını göstermez. 3.11.1980 gün 2/3 sayılı yine 4.11.1985 gün 2/7 sayılı Yargıtay İçtihadı birleştirme kararlarında da belirtildiği gibi objektif iyi niyet kurallarının uygulanmasından kesin sınırları çizmek mümkün değildir. Her olayın özelliği gözönünde tutularak değerlendirilmesi gerekir. Bu itibarla davacının iyi niyetli olmadığına ilişkin davalının tanık dahil delillerinin istenmesi, buna karşı davacı tarafın delilleri varsa onlarında sorulup tesbit edilmesi incelemeler sonunda varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bunun zuhul ile yazılı şekilde karar ittihazı usul ve yazaya aykırı bulunduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 25.9.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.