 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1986/7033
K: 1986/9148
T: 04.07.1986
DAVA : Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı şuf'a davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, şuf'alı payın iptal ve tesciline ilişkindir. mahkeme ilk satış bedelini esas alınarak davanın kabulüne karar vermiş, hükmü davalı temyiz etmiştir.
Davacı, şuf'alı payın ilişkin olduğu taşınmazda hissedar olduğunu diğer paydaş bulunan kardeşi (F.)'nın payını 100.000 lira bedelle davalıya 24.3.1983 tarihinde sattığını beyanla şuf'a hakkının tanınması isteğiyle 18.4.1983 tarihinde işbu davayı açmıştır. Dava devam ederken payı satın alan (R.M.) iktisap ettiği payı 1.500.000 lira bedelle (H.B.'a satmış, davacı davayı yeni malike yöneltmiştir. Davacı, muvazaalı olarak ikinci satışın 1.500.000.- lira gösterildiğini, gerçekte bunun 100.000 lira olduğunu, şuf'alı payın ilişkin olduğu taşınmazın köyde hiçbir ekim yapılmayan tarla olduğunu beyan etmiştir.
Burada bütün sorun davacının ilk satış bedeli ile mi, yoksa ikinci satış bedeli ile mi sorumlu olduğu noktasında toplanmaktadır. Mahkeme ilk satış bedelini esas alarak karar vermiştir. Yeni malikin kötü niyetle ve yüksek bedelle satın aldığı davacı tarafça ispat edilirse ilk satış bedelinin esas alınması, aksi halde son satış bedeline itibar edilmesi gerekir. burada ispat külfeti davacıya düşer. Davacı iddiasının tanık dahil her türlü delille ispat imkanına haizdir. Bu konuda dinlenen davacı tanıklarının beyanları açık değildir. Bu tanıklar yeniden dinlenerek ilk satın alan (R.M.) ile son satın alan (H.B)'ın kesin olarak akrabalık durumlarının sorulması, (H.B.)'ın (R.) hakkında açılmış şuf'a davasından haberi olup olmadığının sorulması ve satış bedeli hususundaki bilgileri olup olmadığının sorulması gerekir. Ayrıca keşif yapılarak 14.6.1983 tarihi itibariyle şuf'alı payın değerinin bilirkişi aracılığıyla değerlendirilmesi icap eder. Deliler bir arada değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Bu hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.'nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA,(...) 4.7.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.