 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1986/4080
K: 1986/5324
T: 15.04.1986
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, şuf'alı payın iptal ve tescili istemine ilişkindir. Mahkeme davayı kabul etmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, şuf'alı payın ilişkin olduğu taşınmazda hissedar oluğunu, diğer hissedar Yusuf'un payını davalıya sattığını beyanla, şuf'a hakkının tanınması istemiyle işbu davayı ikame etmiştir. Mahkeme, yapılan inceleme sonucu davayı kabul etmiş, davalı vekili temyiz dilekçesinde müvekkilinin şuf'alı payın iktisabından önce taşınmazda hissedar olduğunu, paydaşın paydaş aleyhine dava açamayacağını ileri sürmüştür. Gerçekten davalının şuf'alı payın ilişkin olduğu 155 parselde trampa suretiyle 29.6.1981 tarihinde pay iktisap ettiği, bu trampanın satış olduğu iddiasıyle paydaşlardan birisi tarafından Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 984/543 sayılı dosyasıyla şuf'a davası açıldığı, davanın reddedildiği; Dairemizce de onanarak kesinleştiği ilgili dosyanın tetkikiyle anlaşılmıştır. Bu durumda davalı şuf'alı payı iktisaptan önce aynı taşınmazda paydaş bulunmaktadır. MK. nun 659. maddesi uyarınca bir paydaşın payını üçüncü şahsa satması halinde diğer hissedarların şuf'a hakkı söz konusudur. Pay iktisap eden kimse üçüncü şahıs olmayıp, paydaş ise, yasa gereği diğer paydaşların şuf'a haklarını kullanmaları mümkün değildir. Bu husus dava şartı olduğundan mahkemenin re'sen gözetmesi gerekir. Bu bakımdan, bu cihetin temyiz aşamasında ileri sürülmesi, bunun üzerinde durulmamasını gerektirmez. Zira, dava şartı olan bu husus hakkında savunmasının tevsii de bahse konu edilemez. Kaldı ki, dosyaya celbedilen tapu kaydında davalının paydaş olduğu belirtilmiştir. Bu hususlar nazara alınarak sabit olmayan davanın reddi gerekirken, kabulü usul ve yasaya aykırı bulunduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA) ve dava tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince takdir olunan 6500 lira murafaa vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15.4.1986 tarihinde oybirliği ile karar verildi.