 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1986/1518
K: 1986/2730
T: 03.03.1986
DAVA : 6570 sayılı Yasa kapsamına giren kiralananı iktisap eden kimse dilerse eski malik ile kiracının yaptığı sözleşmeye dayanarak aktin hitamında, isterse 6570 sayılı Yasanın 7/d maddesindeki sürelerden yararlanarak kiracı hakkında ihtiyaç nedeni ile dava açabilir. Bu iki yoldan hangisi yararına ise, onu seçmek yeni malikin hakkıdır. Davada 6570 sayılı Yasanın 7/d maddesine dayanılıyorsa yeni malikin dava açabilmesi için iktasaptan itibaren 1 ay içinde kiralanı satın aldığını ihtiyacında kullanacağını kiracıya bildirmesi ve yine iktisap edilen gününde hesaba dahil edilmesi gerekir. 6 aylık süre dolmadan açılması nedeniyle dava reddedilirse bu süre dolduktan sonra aynı nedenle ikinci dava açılabilir. 1. davanın derdestliği ve kesin hüküm sayılması söz konusu değildir. Ancak iktisabı izleyen 1 ay içinde ihtar tebliğ edilmemişse sonradan bunun giderilmesi mümkün değildir.
Olayımızda, davacı, akte mi, yoksa 6570 sayılı Yasanın 7/d maddesine mi dayandığını, gerek dava dilekçesinde, gerekse duruşmada açıklamamıştır. Ancak her iki hal için de dava süresinde ikame edilmiş değildir. Zira eski malikle yapılan akit 10.2.1981 tarihli ve 1 yıl sürelidir. Davanın açıldığı yıl itibariyle akit 10.2.1984'de bitmiştir. dava bu tarihi takip eden 1 ay içinde açılması gerekirken süre geçirilerek 24.10.1984'de açılmıştır. Esasen iktisap 14.3.1984'de olduğuna göre 10.2.1984'ü takip eden 1 ayı takip eden süre içinde davalıya ihtar da tebliğ edilmemiştir. Tebliğ 4 gün gecikme ile 18.4.1984'de yapılmıştır. Bu bakımdan 6570 sayılı Yasanın 7/d maddesindeki koşul da gerçekleşmemiş bulunmaktadır. Davanın süresinde açılıp açılmadığı hususu kamu düzeni ile ilgili olduğu için bunun mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Davalının ilk oturumdaki (davanın yasal süresinde açılmasına itirazım yoktur.) beyanı davanın süresinde olup olmadığını araştırmamayı gerektirmez. Sadece davanın kabulü halinde, kabul kesin hükmün neticesini doğuracağı için süre araştırılması gerekmez. Bu istisnanın dışında davacının dayandığı tarihler itibariyle davanın süresinde açılıp açılmadığının saptanması zorunludur. Bu hususlar gözönünde tutularak, süresinde açılmayan davanın reddi gerekirken bundan zuhul ile işin esası incelenerek tahliyeye karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 3.3.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.