 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
E: 1986/4060
K: 1986/8564
T: 30.09.1986
DAVA : Hırsızlığa eksik teşebbüsten sanık Deniz hakkında yapılan duruşma sonunda, TCK.nun 492/7, 61, 522/ilk, 54/3; 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri gereğince 12.000 lira ağır para cezasıyla mahkumiyetine dair, (Zeytinburnu 2. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 28.6.1985 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi üst Bakırköy C. Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan bozma isteyen 30.4.1986 tarihli tebliğname ile 5.5.1986 tarihinde daireye gönderilmekle okunarak, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Sanığın soyadının karar başlığında kaydına uygun yazılmaması, mahallinde düzeltilmesi mümkün daktilo hatası sayılmış, yapılan yargılamaya kararın dayandığı gerekçeye ve hakimin takdiren göre C. Savcısının sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak:
1 - TCK. nun 492. maddesinin 7. bendinde öngörülen yankesicilik yoluyla hırsızlık cürmünden amaç, mağdurun malı üstündeki her türlü uyanıklığını, gözetim ve dikkatini azaltabilecek ya da aşabilecek biçimde elçabukluğu ve ustalıkla kişi üzerinde hissettirilmeden işlenen eylemdir. Yasa koyucu failin suçu işleme becerisini, meslek edinme alışkanlığını yada eğilimini ve suç işleme kastındaki yoğunluk ve inatçılığını gözeterek bu tür eylemlerin suçun işlenişi açısından nitelikli hırsızlık biçiminde değerlendirmiştir. Yargılama konusu olayda mağdurun koluna asılı bulunan çantasından cüzdanını almayan kalkışmaktan ibaret eyleminin yukarıdaki tanım içinde kalıp kalmadığı tartışılmadan sanık hakkında TCK.nun 492. maddesinin 7. fıkrasının uygulanması,
2 - Sanığın yaşının küçük olması nedeniyle gizlilik kararı verildiği ve karar tarihinde 15 yaşını doldurmadığı halde hükmün gizli yerine açık olarak tefhimi,
3 - Suç tarihinde 11 yaşını bitirip 15 yaşını tamamlamadığı anlaşılan sanığın Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu Görev ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 2253 sayılı Kanunun 2552 sayılı Kanunla değişik 20/1. maddesine göre işlediği hırsızlık suçunun anlam ve sonuçlarını kavrayabilmesi yönünden bedeni, akli ve ruhi durumu; asabiyeci, akliyeci ve adli tabib gibi bir uzman hekime tespit ettirilmeden uzman olmayan sağlık ocağı tabibinin raporu ile yetinilerek hükümlülük kararı verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, üst C. Savcısının temyiz itirazları ile tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.9.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.