 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Hukuk Dairesi
E:1986/2217
K:1986/4785
T:15.04.1986
* KAMULAŞTIRMA BEDELİ
ÖZET: Giderler hesaplanırken, raporların denetiminin sağlanabilmesi için resmi kuruluşların gönderdiği çizelgede her ürün için gösterilen giderler ele alınmalı ve aile işçiliğinin çalıştırılacak işçi sayısına göre giderlere katılmasına engel olmayacağı düşünülerek taşınmazın özelliğine, yapılan tarım çeşidine, yüzölçümüne göre, taşınmazda hangi giderlerin hiç yapılmadığı, hangilerinin ne miktar azaldığı, hangilerinin tümüyle yapıldığı açıklanıp kalem kalem ve toplam olarak giderler, buna göre de net gelir gösterilmelidir.
(2942 s. Kamulaştırma K m. 11)
Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin artırılmasına dair verilen hükmün duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü
Dosyadaki kanıt ve belgelerle kararda açıklanan gerekçelere göre davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak:
Dava konusu taşınmaz mal arazi niteliğindedir. Bilirkişi raporlarında, değerlendirme tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirin hesaplanması ve bilimsel yolla değerinin bulunması yöntemine başvurulması 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 11. maddesi hükümlerine uygundur. Hesapları yapılırken resmi kuruluşların bilgi ve belgelerinden yararlanılmış, yörenin koşullarını bilmeleri ve değerlendirebilmeleri gereken bilirkişilerin bilgi ve kanıları da çalışmalarda etkili olmuştur.
İncelenen raporlarla resmi belgeler, ürünlerin verim miktarları ve fiyatları bakımından, genellikle birbirine uygun düşmekte, arada bir görülen bazı farklar mevki ve şartlarla yörenin özellikleridir, denilebilecek ölçüde kalmakta taraflar arasında da bu konuda kayda değer bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Bu kadar geniş kapsamlı bir incelemede sonuca etkili olmayacak bu farklılıklardan kaçınmak olanağı da yoktur.
Asıl çekişme konusu olan giderlere gelince:
Bilirkişiler ilke olarak resmi kuruluşların belgelerini esas almış bunu vurgulamış, raporların genel görünümü de bunu doğrulamıştır. Yasal bir kuruluş olan bilirkişilikte kişisel bilgilerin raporlara yansıması gereken özelliği de inkar edilemez. Ancak, bunu sağlamak için resmi belgelerin gerçekten de bir tarafa atılamaz. Böyle olunca, belgelerin verilen ile yörenin koşullarına ve bilirkişilerin birikimlerini aşırılığa kaçmadan bir noktada buluşturup uzlaştırmak gerekir.
Bu iş nasıl yapılacaktır?
Yukarıda ürünlerin verim miktarları ve fiyatlarında bir birleşmenin sağlandığı açıklanmıştır. davalı idare, çoğunlukta giderlerin raporlarda çok düşük gösterildiğinden yakınmakta, raporların görünüşünden de özellikle bazı ürünlerde bu izlenim edinilmektedir. Ek raporlarda bu düşüklük yörede tarla kirası verilmediği, az gübre kullanıldığı, aile işçiliği yapıldığı gibi bazı nedenlere bağlanmakta, fakat herbirinin gideri nasıl ve ne oranda eksilttiği açıklanmamakta, raporlarda giderler yine toplu olarak tek kalem halinde gösterilmektedir.
Öyleyse, bilirkişi raporlarının denetiminin sağlanabilmesi için yerel resmi kuruluşların mahkemeye resmen gönderdiği çizelgede her ürün için gösterilen giderler ele alınmalı ve aile işçiliğinin çalıştırılacak işçi sayısına göre gÿSMBb KARŞI OY YAZISI
HUMK. Kanunumuz 275. maddesinde Hakimin genel ve hukuki bilgisi ile çözümleyemeyeceği ve çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde, bu konularda ehil kişilerin oy ve görüşlerinin alınmasını öngörmüş; konumuz kamulaştırma hukuku yönünden de 2942 sayılı Yasanın 15/4. maddesi bedeli itirazı konu olan taşınmaz malların değerini saptarken o yerin cins ve niteliğine göre ikisi odalar listesinden binde mülk sahipleri listesinden olmak üzere üç kişilik bilirkişi kurulu oluşturulmasını zorunlu kılmıştır.
Mahkemece usül ve kamulaştırma kanunu hükümlerine uygun şekilde bilirkişi kuralları oluşturulmuştur. Bu kişiler konunun mütehassısı ziraat yüksek mühendisi ve mahalli en iyi tanıyan kimseler olduğu gibi yeminleri tahtında kanaatlerini açıklamaktadırlar.
Temyiz incelemesine konu olayımızda, Yargıtay kararının başlangıç kısmında yazılı olduğu üzere;
Raporların ürün miktarları ve fiyatları bakımından birbirine ve getirtilip dosyaya konulmuş olan resmi belgelere uygun olduğu, aradaki bazı farkların mevkii ve şartlardan ve yörenin özelliklerinden doğabilecek ölçüde kaldığı, bu farklardan kaçınmak olanağı bulunmadığı, masraflar yönünden de resmi kuruluşlarını listelerinin esas alınmış olduğu, bu yönlerin doğru bulunduğu ittifakla kabul edilmiştir. Buna karşın çoğunluğun bozma nedeni saydığı masrafların miktarı ile ilgili yön kanımızca yukarıdaki kabulümüze çelişik olmaktadır. Şöyle ki; bilirkişi raporlarının masraflar konusunda açıklamaları gerekçelidir. Özellikle mahkeme bu bakımdan titizlikle inceleme yapmış, kurullardan ek raporlar almıştır. Bilirkişi kurullarının ek raporlarında eksik görülen yönlerin cevapları verilmiştir. Bilirkişiler; Resmi kuruluşların, örneğin; dekara buğday üretim giderlerini, bir belgede 7339 lira bildirirken, diğer belgede 10714 lira göstermiş olduğunu diğer maddelerde de resmi belgelerin rakamlarının farklı olduğunu kendilerince, gelir tutarları resmi cetvellerden daha az alındığını; yan yana iki parselin dahi özel arazi niteliklerine göre üretim masraflarının değişebileceğini bu yerin masraflarının hesabında ve kabulünde bölgenin Fırat havzası olup toprağının bitki ve besim elementlerince zengin oluşu, gübre masraflarının daha düşük olacağına keza işçilik ücretlerinin cetvellerde yüksek gösterilmiş olup, muhitte tamamen aile işçiliği söz konusu olup klasik şekilde günde 8 saat çalışmanın karşılığı olarak belirtilen işçi ücretinin dikkate alınması burada gerçeği yansıtmayacağını bu bölgede gün doğumundan batmasına kadar devam eden ailenin kendi iş gücünü ilave katkısı bulunduğu; Atılan tohum miktarı yönünden , dekara 35 kg. değil bu muhitte 16 kg. kadar tohum atıldığına vs. gibi tereddütleri giderecek gerekçeli açıklama ile her masraf unsurunda, muhite tarlasına uygun gerçek masrafları dikkate aldıklarını
Bozmada ön görüldüğü gibi yeniden ek raporlar alınarak bilirkişilerin zorlanması değişik bir sonuç getirmeyecektir. Ek raporla halledilecek bir konu da değildir.
Davacı taraf işinin bir an önce neticelenmesi, mülkünün bedelini alabilmesi için, düşük değer belirten raporu da kabul etmiştir.
Binlerce bedele itiraz davasının mahkemeye intikal ettiği baraj inşaatı bölgesinde, yeterli inceleme ve inandırıcı gerekçelerle verilen raporlara mahalli yakından tanıyan hakimin durumu takdir ederek itibar etmesi, bunlara göre karar kurması doğrudur. Hükmün onanması gerektiği kanısındayım.
Ahmet ÖĞÜTÇÜ'ye