 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1986/209
K: 1986/389
T: 04.02.1986
DAVA : Çetin'i müstakil faili belli olmayacak şekilde kasten öldürmekten sanık olup mükerrir bulunan İbrahim ile sanık Erdoğan, adı geçen Çetin'i keserle yaralamaktan sanık Ahmet'in yapılan yargılanmaları sonunda, hükümlülüklerine, diğer sanık Gülüzar'ın üzerine atılı müsnet suçtan beraatine ilişkin, (Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 22.10.1985 gün ve 144/212 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi müdahil tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C. Başsavcılığı'ndan tebilğname ile Dairemize gönderilmekle incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Toıplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklardan Erdoğan, İbrahim ve Ahmet'in suçunun sübutu kabul, cezayı azaltıcı sebebin derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık Gülüzar hakkındaki beraat kararı yerinde bulunmuş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri hariç bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, müdahilin sanık Gülüzar bakımından sübuta, diğer sanıklarda tahrikin yokluğuna ilişen ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddiyle sanık Gülüzar'ın beraatine ilişkin hükmün bu bölümünün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA. Ancak:
A) Olaydan iki gün önce maktül Çetin'in, kahvehanede Tayfir adında birisi ile yaptığı kavganın sanık Erdoğan tarafından ayırt edilmesinden dolayı ona karşı husumet duymaktadır.
Suç günü saat 23.00 sularında alkollü olarak gittiği sanık Erdoğan'ın babasına ait evin penceresini tıklattğı, pencereyi açan sanık Ahmet'e oğlu Erdoğan ile görüşmek istediğini, dışarı çıkmasını söylemesi ile, sanık Ahmet'in şimdi sarhoşsun sonra görüşürsünüz diyerek soğukkanlı bir tavırla maktulü savuşturmak istemesine rağmen, maktulün küfürleri ile yumruğuna muhatap olduğu ve camlarının da kırılmaya başlaması üzerine televizyon seyretmete olan diğer sanıklar Erdoğan ve İbrahim'le birlik sokağa fırlayıp kaçmakta olan maktulü yakalayarak, tanıklar Hayrettin, Cevat, Hüseyin ve Satı'nın her aşamadaki beyanlarından anlaşılacağı gibi, sanıklar Erdoğan ve İbrahim'in hamili bıçaklarla maktulü, pek çoğu öldürücü nitelikte olmak üzere 24 yerinden bıçaklayarak öldürmelerinde sanıkların öldürme suçunun maddi unsurunu oluşturan darbeleri birlite yaptıkları ve bu suretle hemfiil sayılarak TCK.nun 64, 448, 51/2. maddeleri uyarınca hükümlülüklerine karar verilmesi gerekirken uygulama yeri bulunmayan, 463. madde ile yükletilen cezadan indirim yapılması,
B) Elinde keser olduğu halde olaya karışan sanıklar Erdoğan ve İbrahim'in babası sanık Ahmet'in Bursa Adli Tıp Gurupu Başkanlığı'nca düzenlenen tamamlayıcı rapordan anlaşılacağı üzere birisi çenede kırık husule getirecek vehamette olmak üzere maktulü dört yerinden ve hayati mahiyetlerinden keserle yaralamakla öldürmeyi amaçladığı ne varki suç ortakları ve kendisinin darbeleri sonucu maktulün yere düşmesi ile sonucu aldığı inancına varıp kaçtıkları tanıklar ve tüm dosya içeriğinden anlaşıldığı halde kastı bölerek yazılı düşünce ile müessir fiil kabulü,
C) Yasada öngörülen iki hat arasındaki ceza miktarının tayini hakimin takdirine bağlı ise de takdir için gösterilen sebeplerin makul, hak ve nesfete ve yasanın amacına uygun nitelikte olması lazımdır. Maktul ağır tahrike yol açan haksız davranışları ile olaya bizatihi sebebiyet vermiş olmasına göre mücerret takdirden söz ederek asgari haddin üstünde ceza tayini,
Yasaya aykırı, müdahilin temyiz itirazları ve tebilğname içeriği bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 4.2.1986 günü oybirliği ile karar verildi.