Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1986/7111
K: 1986/7915
T: 20.11.1986
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 359.000 liranın dava tarihinden itibaren 19.12.1984 tarihine kadar % 5, bu tarihten itibaren % 30 faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine fazla isteğin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davaya konu edilen alacak, davallara ait dükkanda davacı kiracı iken, ihtiyaç sebebiyle tahliye edilmesinden sonra, 6570 sayılı Kanun'un 15. maddesi hükmüne aykırı olarak başkasına kiraya verilmesinden doğma tazminat isteğidir. Davalıların miras bırakanı Nevzat, 1.4.1977 başlangıç tarihli sözleşme ile Çam Apartmanı'ndaki 2 numaralı dükanı kebapçılıkta kullanlanmak üzere davacıya üç yıllığına kiraya vermiştir. Kira süresi bittiğinde, davalılar tarafından 21.4.1980'de davacı aleyhine iş yeri ihtiyacı sebebiyle tahliye davası açılmış, yapılan duruşma sonunda dükkanın boşaltılması yolunda verilen 11.11.1980 günlü karar kesinleşmiş, ilam icraya konulmuş ve kiralananın boşaltılması için davacıya 24.3.1981 tarihine kadar mehil verilmiştir. Dava dilekçesinde fiili tahliyenin 20.4.1981 tarihinde yapıldığı, eski kiracının tercih hakkı bertaraf edilmeden ve üç yıllık süre dolmadan dükkanın Göksun adındaki içüncü kişiye kiraya verildiği ve adı geçenin orada 25.11.1983 tarihinde işe başladığı ileri sürüldükten sonra davanın tahliyeyi müteakip uygun yeni bir işyeri bulamadığından ve o günden bu yana düzenli bir iş kuramadığından bahisle ve şimdilik kaydıyla niteliği açık bir şekilde belirtilmeksizin tazminat olarak 500.000 liranın tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Cevap dilekçesinde, diğer savunmaların yanında, zamanaşımı def'inde bulunulmuş, ayrıca davacıya tercih hakkını kullanması için ihtarname gönderildiğinden, ihtiyaç iddiasında bulunan Necmiye'nin emekli bir memure olup maddi durumunun bozulduğundan kızı Fatma'nın çalışmasına ise nişanlısının muvafakat etmediğinden ve kayınbirader Metin'in de hastalanması nedeniyle önceki yardım vaadini gerçekleştiremediğinden sözedilerek, davanın reddine karar verilmesi istenilmiş ve bu davanın açıktan yarar sağlamaya yönelik bulunduğuna değinilmiştir. Cevaba cevap dilekçesinde ise, zamanaşımının tahliye tarihinden itibaren değil, üçüncü kişiye kiraya verildiği 1.11.1983 tarihinden itibaren başlaması gerektiğine, çünkü dava hakkının o tarihte doğduğuna ve keşide edilen ihtarnamenin muhatabına tebliğ edilmediğine temas edilmiş ve uğranılan zararın niteliği açıklanırken aynen (davacının tahliye tarihinde aylık 3.500 Türk Lirası'ndan kiracı bulunması, mecurun aylık kirası da nazara alınarak mecura uygun başka bir yer bulması, taşınması, vs. giderleri ve bir daha kebapçılık mesleğini yapamaması hususları bilirkişi tetkitatıda mahrum kalınan kazanç vs. yönleriyle esas alınabilecektir) denilmekle yetinilmiştir. Mahkemece 27.6.1985 günlü oturumda (davacının aynı nitelikte bir yeri normal koşullar karşısında ne kadar süre içinde kira ile tutulabileceği ve bu süreye ilişkin uğradığı zararın neden ibaret olduğunun mahallinde yapılacak keşifte alınacak bilirkişi düşüncesiyle tesbitine) karar verilmiştir. Bilirkişiler arka arkaya vermiş bulundukları birbirini tamamlayan üç raporda sonuç olarak davacının aynı evsafta başka bir iş yerini iki ayda tutabileceğini, bu iki ay içerisinde boş kalacağından 20.4.1981 tarihindeki rayice göre net 359.000 lira zarara uğradığını tesbit etmişlerdir. Davacı taraf raporlara itiraz etmemiş ve sonuçta bilirkişi raporunda sözü edilen zararın tahsiline karar verilmiştir.
6570 sayılı Kanun'un 15. maddesi hükmüne göre, gayrimenkulu kendisinin bir meslek veya sanatı bizzat icra etmesi için kullanma ihtiyacına dayanarak tahliye ettiren kimse mücbir sebep olmaksızın üç yıl müddetle eski kiracıdan başkasına kiraya veremez. Bir kimsenin gerçekten ihtiyacı olmadığı halde ihtiyacı varmış gibi dava açarak kiracısını çıkarttıktan sonra başka bir kimseye kiraya vermesi sebebiyle eski kiracının uğradığı zarardan da sorumlu tutulması gerekir. Çünkü herhangi bir kimse kanun hükümlerini kendi isteğine alet ederek kanunun korumak istediği yararları baltalayamaz. Nitekim sözü edilen bu eylem yasaklanmıştır. Her ne kadar belirtilen yasak için orada sadece cezai müeyyide kabul edilmişse de bu hal gerçeğe uygun olmayan iddialarla alınan ilamlar sonunda kiracının hakkının halele uğratılmış olması sonucunda meydana gelen zararların ödetilmemesi için bir neden olamaz. Davaya konu olan olayda boşaltılan dükkana sonradan ihtiyaç kalmadığına dair mücbir bir sebebin varlığı da isbat edilmemiştir. Tahliye davasında yalnız Necmiye'nin iş yeri ihtiyacı bulunduğu ileri sürülmüştür. Sonradan nişanlanan Fatma için bir ihtiyaç iddiası yoktur. Bunlardan Necmiye'nin o davanın açıldığı tarihte emekliye ayrıldığı ortadadır, kızının nişanlanmış olması ve kayınbiraderinin yardım vaadini gerçekleştirmemesi bir mücbir sebep olarak kabul edilemez. Çünkü mücbir sebep önceden nazara alınmasına ve bunun neticesi olarak bertaraf edilmesine imkan bulunmayan ve harici bir tesirden ileri gelen hadisedir. Bu hadise tabii bir kuvvetten veya üçüncü bir kişinin eyleminden yahut resmi bir memnuniyetten ileri gelebilir. Esasen aşağıda açıklanacağı gibi kanun tahliyeden sonra kiralananı boş bırakmayı değil, eski kiracıdan başkasına kiraya vermeyi yasaklamıştır. Bu itibarla mücbir sebebin kiralananı boş bırakmada değil, eski kiracıdan başkasına kiraya vermede olması gerekir. Davalılar ise böyle bir mücbir sebebin varlığını iddia ve isbat etmemişlerdir. Öte yandan davalılar taşınmazı tekrar kiralaması için davacıya bir ihtarname göndermişlerdir. Ancak bu ihtarnamede davacının adresi olarak tahliye etmiş olduğu dükkanı gösterdiklerinden ve orada kendisini tanıyan olmadığından tebliğ edilmemiştir. Oysa davacının oradan çıktığı davalılarca da bilinmektedir. İhtarnamenin ikinci defa gönderildiği yerin ise davacının adresi olduğu belli değildir. Bu durumda davalıların gerekli araştırmayı yaparak ihtarnameyi davacının tesmit edecekleri adresine göndermeleri ve adresinin mechul olması halinde de ilanen tebliğ yoluna gitmeleri gerekirdi.
Zamanaşımı def'ine gelince, mahkemece davacının dava açma hakkının davalılarca kiralananın üçüncü kişiye kiraya verildiği 25.11.1983 tarihi olduğu benimsenerek o tarihte davanın açıldığı 7.6.1984 tarihi arasında bir yıldan fazla bir süre geçmediğinden def'in reddine karar verilmiştir. Öte yandan ödetilmesine hükmedilen zarar fiili tahliyenin yapıldığı 20.4.1981 tarihini kovalayan iki aylık dönemdeki kar yoksunluğudur. O halde bu davada zamanaşımı yönünden üzerinde durulacak husus, zamanaşımının hangi tarihte işlemeye başladığıdır. Acaba zamanaşımı bu iki aylık zararın oluşmasının tamamlandığı 20.6.1981 tarihinde mi, yoksa dükkanın başkasına kiraya verildiği 1.11.1983 tarihinde mi işlemeye başlamıştır?
Borçlar Kanunu'nun 128. maddesi hükmüne göre, zamanaşımı kural olarak alacağın muaccel olduğu günden başlar. Aynı Kanun'un 60. maddesinin birinci fıkrasında, haksız fiillerde zamanaşımının başlayabilmesi için zararın ve failin bilinmiş olması da şart koşulmuştur. Temyize konu olan kararda tahsiline hükmedilen zarar 20.6.1981 tarihinde oluşmuştur. Ancak bazı hallerde zarar oluştuğu, bunun varlığı ve sebebiyet verenin kim olduğu bilindiği halde istisnaen zamanaşımı işlemeye başlamaz. Örneğin, ihtiyati haciz kaldırılmamışsa haksız ihtiyati hacizden dolayı açılacak tazminat davasının zamanaşımı süresi cereyan etmez. Haksız ihtiyati tedbir veya tutuklamada da öyledir. Çünkü bu gibi durumlarda haksızlık diğer bir ifade ile hukuka aykırılık işin esasının sonuçlanmasıyla belli olabilecektir.
Davaya konu olan olayda, yasa koyucu gerek ihtiyaç, gerekse yeni inşaat ve tamirat nedeniyle yargı kararlarıyla gerçekleşen tahliyelerde sadece taşınmazın üçüncü kişiye kiraya verilmemesini buyurucu kurala bağlamıştır. Bunun dışında tahliye edilen yerin boş bırakılması hali için özel bir kural getirmemiştir. Dairenin, esas: 1984/5291, karar: 1985/6931 sayılı ve 25.9.1984 günlü kararında da belirtildiği gibi kanun koyucunun açık ve sınırlı bir biçimde hukuka aykırı kabul ederek oluşturduğu sorumluluğun kapsamı Medeni Kanun'un 1.maddesindeki kanun boşluğu kural ile doldurulamayacağı gibi, özel yasa hükmünde yasaklanmamış olması karşısında aynı Kanun'un 2.maddesindeki hükmüne dayanılarak kiralananın boş bırakılmasının doğruluk ve güven kurallarına aykırı olduğu da kabul edilemez. Bu nedenle mahkemenin zamanaşımını az önce belirtilen hallerde olduğu gibi hukuka aykırılığın gerçekleştiği gün olan üçüncü kişiye kiraya verme tarihinden başlatılarak bu konudaki def'inin reddine karar vermiş olması da isabetlidir. Esasen Borçlar Kanunu'nun 60. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre tazminat davası ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zamanaşımına tabi cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş ise kişisel davaya da o zamanaşımı uygulanır. Davalıların eylemleri 6570 sayılı Kanun'un 16. maddesi hükmünce cezayı gerektirmektedir ve cezanın miktarı itibariyle de tabi olduğu zamanaşımı beş yıldır. Davalıların suç teşkil eden eylemi işledikleri tarihle davanın açıldığı gün arasında bir yıldan fazla bir süre geçmediğinden zamanaşımı definin reddine karar verilmiş olması belirtilen nedenle de sonucu itibariyle doğrudur.
O halde dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir yolsuzluk görülmemesine, özellikle yukarıda açıklanan sebeplere göre davalıların bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle (ONANMASINA) ve onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 20.11.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Tapu babamın adına, kira sözleşmesi benim adıma. Kiracı tahliye hk.? 
  • 01.08.2025 20:09
  • [Ticari krediler] see this here sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:42
  • [Kredi notu] check it out sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:36
  • you could try here sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:20
  • [Bankalar hukuku] read this article sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini