 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1986/6568
K: 1986/7916
T: 20.11.1986
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı 505.000 liranın dava tarihinden itibaren % 30 yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla isteğin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre öteki itirazların reddi gerekir.
2 - Dava malı haciz olunan üçüncü kişinin bu yüzden uğramış bulunduğu zararın ödetilmesine ilişkindir. Davalı alacaklının borçlu (E.O.) alehine almış olduğu ihtiyati haciz kararı üzerine bir traktöre haciz konulmuş ve daha sonra icra takibi kesinleşmekle, mahcuzun satışı istenilmiştir. Ancak davacının İcra Tetkik Merciinde açmış bulunduğu istihkak davası sonunda traktörün haciz tarihinde gerçek malikinin davacı olduğuna 16.5.1984 tarihinde karar verilmiş ve bu tarihten 2 gün sonra 18.5.1984'de alacaklı ve borçlunun muvafakatları ile yediemin olarak davacıya bırakılmıştır. Davacı (M.Ö.), alacaklı aleyhine açmış bulunduğu bu davada traktörün muhafaza altına alındığı 30.6.1983 tarihinden kendisine teslim edildiği 18.5.1984 tarihine kadar geçen süre içerisinde onu çalıştırmamaktan ötürü duçar olduğu zararın ödettirilmesini istemiş ve mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şu hale göre, bu dava nitelikçe haksız eylemden kaynaklanan bir tazminat isteğidir. Borçlar Kanunu'nun 41 inci maddesi hükmünce böyle bir tazminata hükmedilebilmesi için diğer unsurlarının yanında zarara kasten yahut ihmal veya teseyyüp yahut tedbirsizlik ile sebebiyet verilmiş olduğunun ispat edilmesi gerekir. Davalı cevap dilekçesinde bu traktöre haciz koydururken iyiniyetle hareket ettiğini, çünkü görünür durumun bunu haklı kaldığını savunmuştur. Davacı ise, cevaba cevap dilekçesinde davalının istihkak davasını kabul etmeyip temyiz yoluna da başvurması karşısında iyiniyetli olmadığını ileri sürmüştür. Ancak istihkak davasında temyiz yoluna traktörün davacıya teslim edilmesinden sonra başvurulduğu görülmektedir. Talep olunan tazminatın gerçekleştiği dönemin ise 16.5.1984 tarihinde sona ermesi karşısında sözü edilen başvurunun kötü niyete delalet ettiği kabul edilse bile bu davaya etkisi yoktur. Öte yandan İcra ve İflas Kanunu'nun 96 ncı maddesinin onbeşinci fıkrasında tazminata hükmedilebilmesi için borçlunun kötüniyetinin tahakkuk etmesi şart olarak gösterilmişse de, bu dava belirtilen özel hüküm dışında genel hükümlere göre genel mahkemede açılmış bir tazminat davası olduğundan, zarar gören üçüncü kişi yararına ödetme kararı verilebilmesi için sadece kötü niyetin varlığının araştırılması yetersizdir. Çünkü zarar alacaklının ihmalinden veya teseyyübünden yahut tedbirsizliğinden de doğabilir. (Bakınız Esas: 1974/5, Karar 1974/7 sayılı ve 24.5.1974 günlü Yargıtay içtihadı birleştirme kararının gerekçesinin 7. bendi) ( halde cevaba cevap dilekçesinde belirtildiği gibi davalının kanun yoluna başvurmasının bu zarara sebebiyet vermiş olduğu ileri sürülmeyeceğinden mahkemece, onun, haczin konulduğu 30.6.1984 tarihi ile davacıya teslim edildiği 18.5.1984 tarihi arasında kalan sürede bu traktörün borçluya ait olduğunu ileri sürmesinde ihmali veya teseyyübü yahut tedbirsizliği olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmaksızın tazminatla mahkum edilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 2. bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, öteki itirazlarının birinci bentte gösterilen nedenle reddine 20.11.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.