 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1986/5929
K: 1986/8273
T: 09.12.1986
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 1.427.060 liranın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu :
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uyguna gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Dava edilen zarar miktarı 1976-1982 yıllarını kapsamaktadır. Mahkemece bu yıllara ait zarar miktarı tespit olunarak davalılar, müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. Oysa müdür (K.E.) ve ayniyat memuru (H.O.) zamanında bir komisyon kurularak 1978 yılında ayım yapılmış A ve B demirbaşlarında noksanlar tespit edilmiştir. Tespit edilen bu noksanların bir kısmı bu davaya dayanak teşkil eden sayım listesinde de yer almaktadır. Diğer bir anlatımla dava konusu zararın bir bölümünün 1978 yılından önce meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda 1978 yılından sonra görev yapanların bu tarihten önce meydana gelen zarar miktarı ile sorumlu tutulmaları doğru olmadığı gibi 1978 yılından önce görev yapanların da 1978 yılından sonra meydana gelen zararla sorumlu tutulmaları doğru değildir. O halde mahkemece yapılacak iş, 1978 yılında yapılan sayım listeleriyle davaya dayanak olan sayım listelerinin karşılaştırılması her iki listede de yer alan ve 1978 yılından önce zayi olduğu anlaşılan malzemelerin bilirkişi aracılığı ile tesbit edilmesinden ibarettir. Böylece 1978 yılında önce meydana gelen zararla o dönemde görev yapanların sorumlu tutulması, 1978 yılından sonra meydana gelen zararla da 1978 yılından sonra görev yapanların sorumlu tutulması gerekir. Eksik inceleme ile karar verilmesi bozma nedenidir.
3 - Borçlar Kanunu'nda zararın kapsamının belirlenmesinde etkili olan iki madde mevcuttur. Bunlardan birincisi 43 üncü maddedir. Bu maddeye göre "... Hakim hal ve mevkiin icabına ve hatanın (kusurun) ağırlığına göre tazminatın şumulünün derecesini tayin eder". Şu halde hakim, tazminatın miktarını belirlerken subjektif görüş tarzına, yani kusurun kapsamına geniş şekilde yer vermek, öte yandan da zararın niteliğine ve tarafların mali durumuna bakarak en elverişli tazmin şeklini seçmek zorundadır. Zararın kapsamına etkili diğer bir hüküm ise 44 üncü maddedir. Borçlar Kanunu'nun 44 üncü maddesi bir anlamda 43 üncü maddeyi tamamlamıştır. Çünkü Borçlar Kanunu'nun 43 üncü maddesi, hakimin tazminat miktarını hal ve duruma ve kusurun ağırlığına göre belirlemesini emretmişken Borçlar Kanunu'nun 44 üncü maddesi, tazminatın indirilmesini gerektiren hal ve durumlara işaret etmiştir.
Davacı Bakanlık altı sene gibi uzun bir süre sonra zararın varlığını ileri sürmüştür. Ayniyat bakımından düzenli bir çalışmanın organize edilmediği anlaşılmaktadır. Bu tutumun zararın artmasına neden olup olmadığı, borçlar Kanunu'nun 44 üncü maddesine göre indirim yapılmasının gerektip gerekmediği kararda tartışılmamıştır. Kaldı ki davalıları mali güçleri bakımından o zararların tümünü tazminle yükümlü tutmanın onları güç bir duruma sokup sokmadığı hususu da tartışılmamıştır. Borçlar Kanunu'nun 44/2 nci maddesi zararın kasden veya ağır bir ihmalle yapılmamış olması ve tazmini de borçluyu müzayaka haline düşürmesi halinde hakimin hakkaniyet düşüncesiyle tazminatı indirmesine izin vermiştir. Olayın özelliklerine göre sözü edilen bu maddenin uygulanma imkanı olup olmadığı tartışmadan karar verilmesinde isabet yoktur, karar bu nedenlede bozulmalıdır.
4 - Davacı idare olay tarihinden itibaren faiz talep etmiştir. Olay tarihi davacı tarafından ispat edilip sayımın yapıldığı 1978 yılından önceki zararlar için bu dava tarihine kadar ve 1978 sayımından 1982 yılına kadar gerçekleşen zararlar için ise dava tarihine kadar olan faiz miktarları açıklattırılarak bu miktarların müddeabihe ilavesi suretiyle dava tarihinden itibaren sorumlulukları da belirtilmek suretiyle faize hükmedilmek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün iki ve üç numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle temyiz eden davalılar yararına, dört numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 9.12.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.