Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1986/4739
K: 1986/6646
T: 30.09.1986
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğma tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 165.500 lira maddi ve manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla isteğin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu:
KARAR : Dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat isteğidir. Davalının kullandığı araç 2.3.1983 tarihinde davacıya çarparak sağ ayağının kalçadan kırılmasına sebebiyet vermiştir. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulunun mütalaasına göre yatırılıp ameliyatla tedavi edilen arıza davacıya 90 gün mutad iştigaline engel teşkil edecek derecededir. Hazırlık soruşturmasında yeminle dinlenilen bilirkişi 14.4.1983 günlü raporunda olayda davacıya 3/8, davalıya 5/8 oranında kusur vermiş ve hakkında açılan kamu davası sonunda davalı eylemine uyan Türk Ceza Kanunu'nun 459/2. maddesi uyarınca cezalandırılmıştır.
Davacı, olay günü hastanede yatmakta iken jandarmaya vermiş olduğu ifadesinde şikayetçi olmadığını bildirmiş, ayrıca iki gün sonra Cumhuriyet Savcılığına vermiş bulunduğu 4.3.1983 günlü dilekçesinde her türlü tedavi giderinin sanık tarafından karşılanmakta olduğundan bahisle hiç kimse hakkında şikayetçi olmadığını açıklamıştır. Ancak davalının işlemiş olduğu suç, takibi şikayete bağlı olmadığından bu durum hakkında kamu davası açılmasına engel teşkil etmemiştir.
Görüşmeler sırasında bazı üyeler, davacının, olaydan sonra şikayetçi olmadığını bildirmiş olması kişisel haktan vazgeçme niteliğinde olduğundan ve ceza kovuşturması sırasındaki vazgeçme, hem cezalandırma isteğinden hem de kişisel haktan feragatı kapsadığından dava bu nedenle reddedilmek üzere kararın bozulması oyunda olduklarını bildirmişlerse de kurulun çoğunluğu bu görüşe katılmamıştır.
Öncelikle şu yönün belirtilmesinde yarar vardır. Davaya konu olan işte başlangıçta bir şikayet olmadığı gibi sonradan şikayetten vazgeçme de yoktur. Sadece hiç kimseden şikayetçi değilim diye bir bildirim vardır. Bu bildirim ve vazgeçme olarak nitelendirilemez. Çünkü vazgeçmenin olabilmesi için daha önce bir şikayetin yapılmış olması gerekir ki ondan vazgeçme söz konusu olsun. Oysa olayda böyle bir şikayet yoktur. Kaldi ki buradaki "hiç kimseden şikayetçi değilim" yolundaki açıklama ancak kimsenin cezalandırılmasını istemiyorum anlamına gelebilir. Bir kimsenin cezalandırılmasını istemek ondan kişisel hak da istemeyeceği demek değildir. Gerçekten suçu işleyenden şikayetçi olmama veya önce yapılmış şikayetten vazgeçme tamamen ceza hukuku alanına giren bir tasarruftur. O halde böyle bir tasarruf, aksine hüküm yoksa yalnız ceza kuralları yönünden değerlendirilmelidir. Nitekim özel hukukta mağdurun vazgeçmesinin sonuç doğurabilmesi diğer tarafın kabulüne bağlı tutulmamış olmasına karşın, ceza hukunda sanığın kabul etmemesi halinde müştekinin vazgeçmesi bir hüküm ifade etmemektedir. Ortadan açılmış bir kamu davası, suçtan zarar görenin vazgeçmesi ile düşmüş olmadığından burada Türk Ceza Kanunu'nun 111. maddesi hükmü uygulanamaz. Bu itibarla dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya ve yukarıda belirtilen hukuki esasa uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin takdirinde bir yolsuzluk görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle ONANMASINA, 30.9.1986 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Sayın çoğunluk ceza kovuşturması sırasındaki vazgeçmenin, saklı tutulmayan kişisel hakka etkili olabilmesini, kovuşturmaya konu teşkil eden suçun vazgeçme ile düşebilen türden bulunması koşuluna bağlı görmektedir. Bu görüşünü de Türk Ceza Kanununun 111 inci maddesine dayandırmakta ve "mademki 111 inci madde vazgeçmenin kişisel hakka etkili olabilmesini suçun da vazgeçme ile düşebilir olması koşuluna bağlamıştır, o halde kamu adına doğrudan doğruya takibi zorunlu bir suça ilişkin ceza kovuşturmasından vazgeçme kişisel hakka etkili olamaz ve ilgisi bu vazgeçme sırasında saklı tutmasa dahi kişisel hakkı için hukuk mahkemesinde dava açabilir" sonucuna varmaktadır. Gerçekten Ceza Yasası, 111 inci madde kapsamı dışında kalan ve kamu adına takibi zorunlu bulunan suçlardan kaynaklanan kişisel haklara ilişkin bir düzenleme getirmemiştir. Ancak, tetkikinden de anlaşılacağı gibi 111 inci madde Türk Ceza Kanunu'nun olüm, zamanaşımı, af, ve vazgeçme gibi nedenlerle kamu dvasının düşmesinden doğan sonuçları düzenleyen (Suç ve Cezaların Sukutu) başlıklı bölümünde yer almaktadır. Suçun niteliği itibariyle kamu adına doğrudan takibi zorunlu bir ceza kovuşturmasının vazgeçme ile düşmesi esasen olanaksız bulunduğundan yasa koyucu bu konuya ve dolayısıyla buna bağlı kişisel hakka yönelik bir düzenlemeye gerek duymamıştır.
Aslında, aynı haksız eylemin sonuçları olmakla beraber kişisel hak ile ceza kovuşturması temelde birbirinden tamemen ayrı ve bağımsız istek ve davalardır. Bunların birbirleriyle olan ilgisi sadece, bir yandan kişisel hak yaratan haksız eylemin, suç niteliği taşıması nedeniyle öte yandan bir ceza kovuşturması da konu teşkil etmesinden ve bu kişisel hakkın, hukuk mahkemesinden ayrı bir dava açma yerine ceza davasına katılarak orada da istenebilir olmasından ibarettir. Bu nedenle, ceza kovuşturmasındaki vazgeçmenin saklı tutulmayan kişisel hakka etkisi yönünden suçun niteliğine göre bir ayırım yapmak ve temelde sadece hak sahibinin hür iradesine bağımlı olan kişisel hakkı, ceza kovuşturmasının tabi olduğu rejim içinde ve kamu hukuku sistemleri çerçevesinde ele alınıp değerlendirmek mümkün değildir. Ceza kovuşturması sırasındaki vazgeçme, gerek ceza kovuşturmasından ve gerekse kişisel hak isteminden vazgeçmeyi içeren geniş kapsamlı bir kavramdır ve ceza hukuku açısından suçun niteliği ne olursa olsun bu vazgeçme hile, hata ve ikraha dayandığı iddia ve ispat olunmadıkça medeni usul hukuku açısından geçerlidir.
Bilimsel görüşler ve Yargıtay Ceza Dairelerinin kararlılık kazanmış uygulamaları da bu doğrultuda olduğu gibi Hukuk Genel Kurulunun 2.10.1963 tarih ve 80/131 sayılı kararın da şikayete bağlı bulunmayan ve doğrudan doğruya kovuşturulan bir kamu davasından vazgeçen kimsenin, saklı tutmadığı kişisel hak için ayrıca hukuk mahkemesinde dava açamayacağı açıkça vurgulanmışıtır.
Somut olayda davacı 2.3.1983 tarihli ifadesinde ve 4.3.1983 tarihli dilekçesinde davacı ve şikayetçi olmadığını bildirmiştir. Geçerli olan bu vazgeçme karşısında davanın reddi yerine kabulüne ilişkin yerel mahkeme kararın bozulması gerektiği görüşündeyiz ve bu nedenle yüce çoğunluğun onama kararına katılmıyoruz.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini