 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1986/4736
K: 1986/5453
T: 08.07.1986
DAVA : Taraflar arasındaki haksız eylemden kaynaklanan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımı yönünden reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dava haksız eylemden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. Davalıların miras bırakanı Vahit, 14.11.1982 tarihinde davacıya karşı müessir fiil ika etmiştir. Ancak kendisi ceza mahkemesince 28.12.1983 tarihinde verilen kararla cezalandırıldıktan sonra
30.10.1984 tarihinde ölmüştür. Davacı, 24.7.1985 tarihinde adı geçenin mirasçıları aleyhine açmış bulunduğu bu davada maruz kaldığı cismani zarardan ötürü maddi ve manevi tazminat talep etmektedir. Davalılar süresinde vermiş bulundukları cevapta olay günü ile bu davanın açıldığı gün arasında bir yıldan fazla zaman geçtiğinden bahis ile zamanaşımı def'inde bulunmuşlardır. Mahkemece savunma benimsenmekle beraber ceza mahkemesinden mahkumiyet kararının verildiği 28.12.1983 tarihinden itibaren de bir yıl içinde açılmamış olması karşısında davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Oysa Borçlar Kanununun 60. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, tazminat davası ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zamanaşımına tabi cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş olursa, o zamanaşımı uygulanır. Davaya konu olan olayda da zararı doğuran eylem cezayı gerektirmektedir. Nitekim bu eylemi işleyen kişi ceza mahkemesince cezalandırılmıştır. O halde üzerinde durulacak yön daha uzun olan ceza zamanaşımının sanığın mirasçıları hakkında da uygulanıp uygulanamayacağındadır.
Dairenin, esas: 1981/11922, karar: 1981/13786 sayılı ve 25.12.1981 günlü kararında belirtildiği gibi ceza davası zamanaşımının uygulanması için haksız eylemin sadece suç niteliğinde olması yeterlidir. Bu zamanaşımının uygulanabilmesi için eylemi işleyen hakkında ceza davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması gerekli olmadığı gibi sanığın mahkumiyet kararından sonra ölmüş olması hali de buna engel değildir. Çünkü mirasçılar ölenin külli halefidirler. Gerçekten mirasçılar Medeni Hukuk bakımından muristen daha iyi bir hukuki duruma malik değildirler (Bkz. Mustafa Reşit Karahasan, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, 1981, Sh. 1618 ve Dr. A. Becker, İsviçre Medeni Kanunu Şerhi, Cilt: 6, Borçlar Kanunu Çevirisi, I. Kısım, Genel Hükümler, Sh. 360).
O halde davalıların zamanaşımı def'inin reddine karar verilerek işin esası incelenmek gerekirken gerek haksız eylemin işlendiği gerekse ceza mahkemesinde karar verildiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde açılmamış olduğundan söz edilerek davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 8.7.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.