 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1986/3849
K: 1986/4732
T: 16.06.1986
DAVA Taraflar arasındaki haksız fiilden doğma tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı zararın meydana gelmesinde davalının kusuru bulunmadığından, davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı banka avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu :
KARAR : 1 - Dava, haksız fiilden kaynaklanan zararın tazminine ilişkindir. Davacının alacağı için davalı aleyhinde yapılan irca takibinde, davalı (A.U.) ve (H.U.) zilyetliğinde olan traktörün kendisine ait olduğunu ve üzerine haciz koymak ve gerektiğinde de satılmak suretiyle borcu ödemek istediğini bildirmiş; ancak açılan istihkak davası sonunda traktörün davalıya değil, (A.U.),(H.U.)'a ait olduğunun gerçekleşmesi karşısında davacı adı geçenlere mahkeme kararıyla tazminat ödemek durumunda kalmıştır. İşte bu dava ile (A.U.) ve (H.U.)'a ödenen tazminatın davalıdan tahsili istenmektedir.
Mahkeme, davalının kusuru bulunmadığından bahisle davanın reddine karar vermiş ve bu konuda 14.6.1984 günlü bilirkişi raporunu hükme esas almıştır.
Borçlar Kanunu'nun 41 inci maddesinin 1 inci fıkrası hukuka aykırı kusurlu bir hareketle başkasının zararına neden olan kişiye zararın tazminiyle yükümlü tutmuş, 2 nci fıkra ile ise "ahlaka mugayir bir fiili ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahsı" kezalik o zararı tazmininle sorumlu kılmıştır.
Davalı kendisine ait olmadığını bildiği traktörün kendisine ait olduğunu bildirerek ve bunun üzerine haciz konmasına muvafakat ederek gerçek malik (A.U.) ve (H.U.)'un bu yüzden uğramış olduğu zararın davacı tarafından tazminine neden olmuştur.
Kendisine ait olmayıp başkasına ait olduğunu bildiği bir traktörü kendi malı gibi göstermek, alacaklıyı yanıltmak, hukuka aykırılığın sadece yazılı hukuk normlarının (İİK.m. 74,338) ihlalinden değil, yazılı olmayan hukuktan kaynaklanan davranış kurallarının ihlalinde de oluşacağı gözönünde tutulduğunda, Borçlar Kanunu'nun 41 inci maddesinin, gerek 1 inci fıkrasında belirtilen hukuka aykırı ve hukuk düzeninin kınadığı kusurlu, gerekse orta seviyedeki, makul kişilerin görüş ve düşünceleri gözönünde tutulduğunda, anılan maddenin 2 nci fıkrasında tavsif edilen nitelikte (ahlaka aykırı) bir eylemdir. Çünkü başkasına ait traktörü kendi malı gibi gösterip, haciz konmasına neden olmak davranışının içinde zararın da bilerek istendiğinin kabulü zorunludur. Zararın varlığı ise; davacının, (A.U.) ve (H.U.)'a tazminat ödenmesini öngören kesinleşmiş ilamla sabittir. Bu durumda olayda Borçlar kanunu'nun 41 inci maddesinde unsurların gerçekleştiğinin kabulü ile zarar kapsamının belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2 - Diğer yandan olayda kusur olup olmaması, fen ve ihtisasa taalluk eden özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren bir konu olmayıp tamamen hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi gereken bi hukuki sorundur. Mahkemenin bu konuda bilirkişiye başvurması ve bilirkişinin görüşünü hükme esas alması da kabul şekli bakımından bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda 1 ve 2 no'lu bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 16.6.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.