 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1986/277
K: 1986/932
T: 06.02.1986
DAVA : Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı adli yargının görevsizliğine, idari yargının görevli olduğuna ve bu nedenle dava dilekçesinin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davalı Türkiye Elektrik Kurumu'na ait yüksek gelirim hattının çekilmesi sırasında gerekli önlemler alınmadığından oluşan kazada çocuklarının öldüğünün ileri süren davacılar maddi ve manevi tazminat isteğiyle bu davayı açmışlardır. Mahkeme, davalı Kurumun bir kamu hizmeti gördüğünü ve davaya konu olayın bu hizmetin görülmesi nedeniyle oluştuğunu kabul edip (davaya idari yargı yerinde bakılması gerektiğindn söz ederek) görevsizlik kararı vermiştir.
Kamu iktisadi teşebbüslerinin hukuki statüsü en son 18.6.1984 günlü 18435 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmış bulunan 8.6.1984 gün ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenmiştir. Buna göre kamu iktisadi teşebbüsleri; iktisadi Devlet teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşlarından oluşmaktadırlar (m. 2/1). Bunlardan iktisadi Devlet teşekkülü (teşekkül) sermayesinin tamamı Devlet'e ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet gösteren (m. 2/2) ve kamu iktisadi kuruluşu (kuruluş) ise, sermayesinin tamamı Devlete ait olan ve tekel niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmet üretmek ve pazarlamak üzere kurulan, kamu hizmeti niteliği ağır basan kamu iktisadi teşebbüsüdür (m. 2/3).
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 60. maddesi uyarınca bu kararnameye eklnen cetvelde hangi kamu iktisadi teşebbüsünün iktisadi Devlet teşekkülü ve hangisinin kamu iktisadi kuruluşu olduğuna açıkça belirtilmiştir. Bu cetvele göre Türkiye Elektrik Kurumu, bir kamu iktisadi kuruluşudur (Bkz. B Cetveli Kamu İktisadi Kuruluşları KİK.).
O halde davalı Türkiye Elektrik Kurumu'nun sermayesinin tamamı Devlete ait olan ve tekel niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmet üretmek ve pazarlamak üzere kurulan bir kamu kuruluşu olduğu tartışmasızdır. Kural olarak kamu kurum ve kuruluşlarının gerek iç düzenlemelerinde ve gerekse kamuya arz ettikleri hizmet ve mal nedeniyle ortaya çıkan ilişkilerinde kamu hukuku kurallarına tabi oldukları kabul edilir. Ne var ki, bu kural mutlak değildir. Özellikle onların kuruluş kanunlarında açık hüküm bulunan hallerde (kanun koyucu öyle uygun gördüğü için) bu kurum ve kuruluşlar "özel hukuk" hükümlerine de tabi olabilmektedirler. Nitekim, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4/2. maddesinde, kamu iktisadi teşebbüslerinin (İktisadi Devlet teşekkülleri ile Kamu iktisadi kuruluşları), bu kanun hükmünde kararname ile saklı tutulan hususlar dışında "özel hukuk" hükümlerine tabi olacağı açıkca belirtilmiştir. O halde, kamu iktisadi teşebbüsleri kuruluş yasalarında açık bir hüküm bulunmadığı hallerde tüm hukuki ilişkilerinde (sözleşme, haksız eylem, sebepsiz iktisap vb.) özel hukuk hükümlerine tabi olacaklardır. Kaza bu teşebbüslere bağlı olan müesseseler için de durum aynıdır (m. 16/2).
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname incelendiğinde; burada kamu iktisadi teşebbüslerinin özellikle üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde (sözleşme veya sözleşme dışı) özel hukuk hükümlerine tabi olmayacakları konusunda, başka bir deyişle idare hukuku kurallarına tabi olacakları yolunda açık (veya kapalı) bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine bu kamu teşebbüslerinin özellikle sadece kendi iç ilişkilerinde idare hukuku kurallarına tabi olacakları açıkça anlaşılmaktadır (m. 6, 14 ve 42).
O halde davalının bir kamu kuruluşu olmasına ve davaya konu olayın bir kamu hizmetinin görülmesi sırasında gerçekleşmesine rağmen taraflar arasında meydana geln davaya konu hukuki ilişkinin (sözleşme dışı sorumluluk) incelenmesinde özel hukuk hükümlerinin (BK. m. 41, 55, 58) uygulanması gerekir. Aslında bu hüküm kamu iktisadi teşebbüsleri için 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilmiş yeni bir kural değildir. Onların yürürlükten kaldırılmış önceki özel kuruluş yasalarında da benzer kurallar bulunmaktaydı. Hukuk öğretisi de bu yoldadır (Bkz. S. Sami Onar, İdare Hukuku Umumi Esasları, c. II s. 917 vd).
Tüm bu nedenlerle mahkemenin, özellikle kamu iktisadi teşebbüslerinin özel nitelikteki hükümlerini ve gelişimini gözetmeden uyuşmazlığın çözümünü idari yargı yerine ait olduğunu kabul ederek dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı düşmüştür.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA), bozma nedenine göre öteki itirazların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6.2.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.