 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E:1986/1268
K:1986/1841
T:27.02.1986
* HAKSIZ EYLEM
* ÖDENCE
ÖZET: Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymakla yükümlü olup, bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Bakan da bir yürütme organı olması nedeniyle, mahkeme kararını yerine getirmesi gereken kişi durumundadır. Kamu görevlilerine karşı olanların salt kişisel kusuru dolayısiyle adn yargı yerinde Borçlar Yasasının haksız eylem ilkelerine göre maddi, manevi ödence [tazminat] davası açılabilir.
(2709 s. Anayasa m. 138)
(YİBK., 22.10.1979 gün ve 7/2 s.)
Taraflar arasındaki haksız eylemden kaynaklanan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı Anayasa'nın 129. maddesine göre, (Kamu görevlilerinin yetkilerinden dolayı Bakan da bir kamu görevlisi olduğundan) tazminat davaları kamu görevlisi (Bakan) aleyhine açılmayıp ancak idare aleyhine idare mahkemesinde açılacağından, davacının davasının reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşuldu
Dava haksız eylemden kaynaklanan tazminat isteği olup husumet bir bakana yöneltilmiştir. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nda müşavir müfettiş olan davacının işine Sıkıyönetim Komutanlığı'nın isteği üzerine son verilmişse de, sonradan bu son verme işleminin geri alınması gerektiği yolundaki aynı komutanlığın yazısı bakanlığa ulaştığı halde ve davacının bu konudaki başvurusuna da cevap verilmemesi üzerine, idare mahkemesinde işlemin iptali isteğiyle dava açılmış ve davada yürütmenin durdurulması yolunda bir karar verilmiştir. Davacı, bu karardan davalı Bakanın bilgi sahibi olmasına rağmen kendisini işe başlatmadığım ileri sürerek, manevi tazminat adı altında bir miktar paranın ödetilmesini istemektedir. Mahkemece Anayasa'nın 129. maddesinin 5. fıkrası hükmü karşısında davalı Bakana husumet yöneltilemeyeceğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa dava, idarenin bir işleminden ötürü uğranılan bir zararın değil, bir mahkeme kararının idarece yerine getirilmemiş bulunmasından doğan zararın ödetilmesi isteğidir. Salt kişisel kusura dayanan tazminat davaları Anayasa'nın 129. maddesinin 5. fıkrasının kapsamı dışında kalır. Bir idari yargı yerince verilmiş olan kararın uygulanmaması, bunu uygulamayan kamu görevlisi yönünden salt kişisel kusur oluşturur. Çünkü kamu görevlisi yargı kararını yerine getirmekle görevlidir ve bunu yerine getirmeme konusunda kendisinin kullanabileceği bir yetkisi yoktur. Aksine Anayasa'nın 138, maddesinin 4. fıkrası hükmünce yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymakla yükümlü olup bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Bakan da bir yürütme organı olması nedeniyle mahkeme kararını yerine getirmesi gereken kişi durumundadır. Kamu görevlilerine karşı onların salt kişisel kusuru dolayısıyla adli yargı yerinde Borçlar Kanununun haksız eylem ilkelerine göre maddi ve manevi tazminat davası açılabileceğini öngören 22.10.1979 gün ve 7/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı geçerliliğini sürdürmektedir. O halde, davaya bakılarak sonucuna göre bir karar yerilmek gerekirken, belirtilen yönler gözetilmeksizin davanın idare aleyhine açılması gerektiğinden bahisle reddine karar verilmiş olması Anayasa'ya aykırıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 27.2. 1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.