 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 1986/984
K: 1986/3196
T: 27.03.1986
DAVA : Dava dilekçesinde 400.000 lira manevi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacıllar vekili, davalı gazetenin 14.6.1985 günlü nüshasında yayınlanan gerçeğe aykırı haber nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece haberin Jandarma Alay Komutanlığı'nın resmi bülteninden alındığını, bundan dolayı davalıların ağır kusuru olmadığı gibi manevi tazminat isteminin koşullarının da oluşmadığından söz edilerek dava red edilmiştir.
Kural olarak bir yayın; verdiği haber yönünden doğru, ölçülü, dengeli, uygun bir amaç - araç ilişkisi içinde kaldığı, meşru bir amaca yönelik olduğu takdirde, bu yayından bazı özel ve tüzel kişilerin kişilik hakları haleldar olsa dahi, hukuka aykırı sayılmaz. Haber verme hakkı, kamu yararı ve toplumsal ilgi, güncellik, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık temel ilkeleri ile sınırlıdır. Eğer bir haber bu temel kurallardan birine ters düşerse, bu takdirde hakkın hukuka uygunluğundan söz edilmesi olanağı kalmayacaktır.
Öte yandan basının haber verme özgürlüğü yanı sıra, gazetecinin, yayınladığı olayların doğruluğunu araştırma ödevi vardır. Şöyleki; gazetecinin bir haberi yayınlamadan önce kendisinden beklenen özeni gösterip, haberin ne ölçüde doğru olduğunu araştırıp, soruşturduktan sonra, o haberi yayınlaması gerekir. Hatta yayınlanacak haber, üçüncü kişilere özel olarak ağır bir zarar verebilecek ise, doğruluğunu denetleme ödevi daha sert ölçülere bağlanacaktır. Heber başka bir yerden alınmış olsa bile, doğruluğu soruşturulup saptanmalı ve böylece gerçek bir haber niteliğinde ise yayınlanmalıdır. Tamamen gerçek dışı olay açıklamaları ise daima hukuka aykırıdır.
Olaya bu açıklamaların ışığı altında bakıldığında davalı gazetenin gerçek dışı haber verdiği hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşılmaktadır. Zira 12.6.1985 günlü Jandarma Alay Komutanlığı'nın İl Makamına verdiği 24 saatin olayları konulu resmi yazıda, Cemal adında bir kişinin davacılarımızın tavuk ve piknik tüpünü çalmasından dolayı yakalanarak hakkında tahkikata başlandığı bildirildiği halde, bu haber anılan gazetenin 14.6.1985 günlü nüshasında önce tavuk ve daha sonra tüp çaldıkları iddia edilen iki kafadarın yakalandığı bildirildikten sonra aynen, 3 davacıların isimleri de verilmek suretiyle" Köye bir aydır dadandıkları ileri sürülen Ali (57) ve Yılmaz (43) çıkarıldıkları mahkemede tutuklandılar" şeklinde verilmiştir.
Borçlar Kanununun 49. maddesine dayanan manevi tazminat talebi için kişilik haklarına hukuka aykırı ağır saldırının olması, bu saldırının ağır bir kusura dayanması, saldırı sonucu manevi bir zararın doğması ve zararla saldırı arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
Bir haberin, kişilik haklarını ihlal edip etmediğini anlamak için, kamu oyu ve özellikle orta düzeydeki bir okuyucu üzerinde ne gibi bir etki yapabileceğinin gözönünde tutulması ve objektif esaslardan hareket edilmesi gerekir. Kural olarak hırsızlık olayından tutuklanmış gösterilmeleri davacıların şahsi haklarına ağır bir tecavüz sayılacağı gibi, gazetenin bu konuyu gereği gibi araştırıp tesbit etmeden haber niteliğinde yazması, gereken özeni göstermemesi nedeniyle kendisini ağır kusurlu bir hale sokar. Gerçek olmayan, şeref kırıcı bir haber yolu ile ihlal ise, haber iyi inançla yayınlanmış olsa bile, hukuka aykırıdır.
Mahhekemece hukuka aykırı saldırının ve bundan doğan zararın ağırlığını gözönünde tutmak suretiyle uygun bir tazminata hükmedilmek gerekirken davanın red edilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde ttutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMk.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve 500 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 27.3.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.