 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 1986/12595
K: 1987/2236
T: 24.02.1987
DAVA : Dava dilekçesinde kira sözleşmesi ve ipoteğin iptali ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması bir kısım taraf vekilleri tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, gereği düşünüldü:
KARAR : ......Bankası'nca harcı verilerek açılmış bir dava bulunmamaktadır. Anılan banka aleyhine de hüküm tesis edilmemiştir. İslah yolu ile bile davada taraf değişikliği yapılamaz. bu nedenle.......Bankası lehine vekalet ücreti taktir edilmemesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, davacı belediyenin arsasına davalının turistik tesis yapması ve 25 yıl davalının yaptığı tesisi işletmesi ve 15 yıl üst hakkı tesisi ile 25 yıl sonunda bütünü ile tesisin belediyeye ait olması ve tesis bedelinin, 25 yıl için, her yıl iki milyondan kira bedeli olan 50.000.000 lirayı geçmesi halinde davacı belediyenin artan tesis bedelini 12 eşit taksitle ödemesi şeklinde noterde 20.12.1982 tarihinde bir sözleşme yapılmış ve kira başlangıcı 1.1.1984 olarak kabul edilmiştir.
Bu sözleşmeye göre davalı turistlik tesisi inşaa etmiş ve davacı belediye sözleşme hükümleri uyarınca davalı lehine 15 yıl süreli üst hakkı tesis etmiş ve bu tapuya geçirilmiş ve bundan sonra davalı üst hakkını ipotek ederek davaya dahil edilen ..... Bankası'ndan kredi almıştır. Taraflar arasındaki sözleşme bu hali ile yalnız bir kira sözleşmesi olmayıp istisna sözleşmesi ile kira sözleşmesinden oluşan karma bir sözleşmedir. Bu karma sözleşmenin hükümleri sözleşmenin yapıldığı 20.12.1982 tarihinden dava tarihine kadar taraflarca karşılıklı olarak yerine getirilmiş ve bu sözleşmenin geçersizliği ileri sürülmemiştir.
Yukarıda açıklandığı şekilde hükümleri yerine getirilen ve özellikle davalı taraf sözleşme gereği bütün yükümlülüklerini yerine getirdikten sonra davacı tarafın bu sözleşmenin 2490 sayılı Yasa hükümlerine aykırı olduğundan bahsi ile iptalini istemesi iyi niyet kuralları ile bağdaşmaz.
Karma sözleşmenin istisna sözleşmesi bölümü üzerinde tarafların ileri sürdüğü bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Karma sözleşmenin kira ile ilgili bölümündeki 25 yıllık kullanma süresi tamamen yerine getirilen istisna sözleşmesi ile sıkı sıkıya bağlı bulunduğundan tarafların bu süreye uymaları da bir zorunluluk haline gelmiştir.
Sözü geçen karma sözleşmesinin kira parasının tesbitine ilişkin 4 ve 5. maddesi hükmü 2490 sayılı Kanun'un 64. maddesine aykırı bulunmaktadır. Sözü geçen maddede, kiraya verilecek taşınmazların kira müddetinin 5 yıldan çok olamayacağı ve bu müddetten fazla kiraya verebilmek için yasa gerektiği açıklandığından, sözleşmede tarafların kabul ettiği yıllık 2.000.000 lira kira parasının ancak 5 yıl için tarafları bağlayabileceğinin kabulü, işin özelliği nedeni ile zorunlu duruma gelmiştir.
Bu durumda taraflar 1.1.1984 tarihinden başlayarak 5 yılın sonunda yeniden yıllık kira parasını tesbit edebilecekleri gibi anlaşmazlık halinde bunun tesbitini mahkemeden isteyebileceklerdir.
Davacı belediye bütünü ile sözleşmenin iptalini istediğine göre çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi uyarınca, mahkemenin kira sözleşmesinin 4 ve 5. maddeleri hükümlerinin yukarda açıklanan biçimde değiştirerek hüküm tesisi gerekir.
Böyle bir hüküm, kira süresini muhafaza etmekle beraber kira parasının beş yıl süreyle geçerli olacağına ve bu süre sonunda anlaşma ile veya hükmen kira parası tesbit edileceğine göre belediye sözü edilen 4 ve 5. maddelerde konu edilen elli milyondan arta kalan bina maliyetini karşılacak ödemeyi 12 eşit taksitle ödemesi ve elli milyona kadar olan kısmı da yeni dönem için tesbit edilecek kira paraları ile karşılaması ve bu suretle kira bedeli tamamen ödendikten sonra geri kalan yıllara ait kira paralarının belediyeye ödenmesi gerektiğini içermelidir.
Bu şekilde bir çözüm bu aşamada tarafların çarpışan menfaatleri yönünden hak ve nesafet ilkelerine uygun düşer.
Mahkemece bu yönler dikkate alınmadan sözleşmenin bütünü ile iptali yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi Hükümlerine göre takdir edilen 6500 lira vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ve peşin ödediği temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 24.2.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.