 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1986/9085
K: 1986/9111
T: 21.10.1986
DAVA : Fikri Karabulut ile Şerif Karabulut arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda tarafların boşanmalırına dair verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp, düşünüldü :
KARAR : Medeni Kanununun 134. maddesine dayalı olarak şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan davada, davalı kadının başka bir erkekle ilişki kurduğu ve onunla mektuplaştığı ve bu durumun ortak hayatı çekilmez hale getirdiği ileri sürülmüştür.
Yapılan yargılama sonunda davacının ibraz ettiği davalının Kamil adındaki şahısla ilişkisi bulunduğunu açıklayan mektupların davalı elinin mahsulü olmadığının Adli Tıp raporu ile belirlendiği ve davalının bu şahısla ilişki kurup onunla seviştiğinin sabit olmadığı karar gerekçesinde kesin bir şekilde açıklanmış ve bu iki yöne ilişkin gerekçe davacı tarafından temyiz edilmemek suretiyle kesinleşmiştir.
Ne varki Yerel Mahkeme böyle bir ilişkinin sabit olmadığını açıklamış olmasına rağmen çevrede bu konuda yaygın şayianın varlığının evlilik birliğini birarada yaşamaya imkan kalmmıyacak surette sarstığı düşüncesiyle boşanma doğrultusunda hüküm kurulmuştur.Oysa ki tüm dosya kapsamına hiçbir Kamil adlı üçüncü kişinin sürekli davalıyı rahatsız ettiği davalının ise hiçbir şekilde ona yüz vermediği ve yuvasını korumak ve mutluluğa düşen bu gölgeyi ortadan kaldırmak için dürüstçe mücadele ettiği gerçekleşmiştir. Diğer taraftan Çankırı Asliye Ceza Mahkemesinin dosyada mecut 21.10.1985 tarihli ve 310/234 sayılı kararının gerekçesinde evli davalının "mutlu bir yaşantı sürdüğü sırada müşteki Kamilin kocasının arkadakşı sıfatı ile evlerine gidip gelerek davalı ile arasının iyi olduğunu seviştiklerini söyleyerek dedikodu çıkardığı" açık bir biçimde yazılmıştır. Borçlar Kanununun 53. maddesi uyarınca Hukuk Hakimi Ceza Hakiminin maddi olguyu belirleyen kesinleşmiş bu kararı ile bağlıdır.
O halde davalının kusurlu hiçbir davranışı söz konusu olmadan kötü niyetli üçüncü kişinin kasıtlı olarak yaydığı gerçek dışı dedikoduların boşanma hükmüne dayanarak yapılması adalet duygularının inciticidir. Davacı dahi hükmü gerekçeden temyiz etmek suretiyle iddianın gerçeğe uygun düşmediğini kabul etmiştir.
Davalıdan kaynaklanmayan davacının sebebiyete vermediği tertiplere bağlı gerçek dışı şayialar ne kadar yaygın bulunursa bulunsun ve bu çeşit şayialar davacı koca açısından ne denli büyük üzüntülere sebep olursa olsun boşanma kararı davalı eşe karşı ikinci bir haksızlığı oluşturacak ve genişletecektir. Mahkemelerin varlığının ana temeli ise haksızlıklara engeel olmaktır. Bütün bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple 21.10.1986 gününde BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.