 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1986/670
K: 1986/1120
T: 06.02.1986
DAVA : İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile Mebrure ve Özalp arasındaki verasetin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda, davanın reddine dair verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle; evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1 - Terekenin taksimi davaları (MK. 583), kısmet'in butlanı yani taksimin fesih ve iptaline ilişkin davalar (MK. 615), mirasçılar arasında terekenin idaresi sebebiyle çıkacak uyuşmazlıklarla ilgili davalar (MK. 499 516 - 577 - 580 - 511) ile taksim edilinceye kadar tereke aleyhine açılacak diğer davalar ölenin ikametgahı mahkemesinde görülür. Bu kesin yetki kuralı Usulün 11. maddesinin bir ve ikinci bentlerinde açıkça belirtilmiştir. Buna karşılık (verasetin ispatına, miras paylarının tayinini ilişkin davalar) hem miras bırakanın ikametgahı mahkemesinde, hem de mirasçının bulunduğu yer mahkemesinde açılabilir (HUMK. 11/son). Böylece hakkı ihlale uğrayan mirasçıya kolaylık sağlanmıştır. Hüküm, metni itibariyle açık olduğu gibi amacı da rahatlıkla belli olmasına rağmen bu yetki kuralının hasımsız veraset belgelerine ait bir hüküm olarak yorumlanmasında isabet yoktur. Çünkü herşeyden önce nizasız kaza niteliğindeki hasımsız veraset senedi isteklerinin dava olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Oysa az önce belirtilen yetki kuralı verasete dahil davalar için öngörülmüştür.
O halde verasetin iptaline dair davada mahkemeyi tayin, davayı açana bırakılmıştır. Dilerse davasını, ölenin ikametgahı mahkemesinde, dilerse davalının ikametgahı mahkemesinde, dilerse kendisinin bulunduğu yer mahkemesinde açabilir. Yani bu nev'i davalarda yetki söz konusu değildir. Zaten ilmi ve kazai içtihatlarda bu hususta söz birliği içindedir. Prof. Baki Kuru, 1968. Sh. 153 - 155; Prof. İlhan Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku Dersleri, 1970, Sh. 141-143; Yargıtay HGK. nun 30.3.1960 günlü 2/6 sayılı kararı; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 30.1.1951 günlü ve 7844 - 833 sayılı kararı).
Sonuç olarak uyuşmazlığın esasının çözülmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
2 - Öte yandan yetki itirazı ilk itirazlardan olup, esasa cevap süresi içinde bildirilmesi zorunludur. (HUMK. m. 187) Olayda ise davalı cevap süresi geçtikten sonra yetki itirazında bulunmuş olup süresinde yapılmayan yetki itirazının reddi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi de kabul şekli bakımından bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 6.2.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.