 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Ceza Dairesi
E: 1986/7374
K: 1986/4463
T: 22.10.1986
DAVA : Müessir fiil ve hakaretten sanık Fatma ve Oktay'ın yapılan yargılamaları sonunda, Fatma'nın beraetine, Oktay'ın suç tarihinde 15 yaşını doldurmamış olduğundan ve küçükler aleyhine şahsi dava açılamıyacağından, açılmış bulunan şahsi davanın reddine dair, (Bünyan Sulh Ceza Mahkemesi)nden verilen 20.3.1986 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde dilekçeyle istenmek ve dava evrakı C. Başsavcılığı'nın 23.9.1986 tarihli tebliğnamesiyle daireye gönderilmekle okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği düşünüldü:
KARAR : 1 - 2253 sayılı Kanunun 23. maddesinde, küçüklerin işledikleri suçlardan dolayı aleyhlerine şahsi dava açılamayacağı belirtildiği cihetle CMUK.nun 344. maddesi kapsamına girse dahi sanığın yaşı itibariyle şahsi dava konusu yapılmasına kanunen imkan bulunmayan bir suçtan dolayı zuhulen açılan davaya C. Savcısının iştirak edip etmemesi de söz konusu olamıyacağından, dava dilekçesine O yer C. Savcısı tarafından konulan (kamu adına davaya iştirak edilmeyecektir) şeklindeki meşruhat veya suçtan zarar görenin Sulh Ceza Mahkemesinde şahsi dava açabileceğine dair takipsizlik kararları hukuki değer taşımamaktadır.
Kanunun gerekçesinde de belirtildiği üzere CMUK.nun 344. maddesinde yazılı suçlardan dolayı C. Savcısının dava açması takibatta kamu yararı görmesi şartına bağlıdır. Suçun kamu adına takibinde yarar bulunmaması sebebiyle C. Savcısı koğuşturmaya gerek görmediği takdirde, kanunda yazılı tedbirlerin ittihazı söz konusu olacaktır.
Kanunun amacı, çocuk suçluluğunu önlemek ve suçlu çocukların suçun işlenmesinden sonraki durumlarının izlenmesi suretiyle islaha yönelik tedbirlerin alınmasını sağlamak ve onları topluma kazandırmak olup, küçükler hakkındaki tahkikatın bizzat C. Savcısı veya yardımcıları tarafından yapılacağına dair 19, bu takibat sırasında 10. maddedeki tedbirlerin geçici olarak uygulanacağına ilişkin 21, şikayete bağlı suçlarda vazgeçmenin kamu davasını düşürmeyeceğine dair, 24, küçüklerin işledikleri suçlarda 3005 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmayacağını belirtilen 26. maddeleri bu amaç doğrultusunda düzenlenmiş hükümleri ihtiva etmektedir.
Ezcümle, küçügün CMUK.nun 344. maddesinde yazılı suçlardan birini işlediğine, usulüne uygun bir başvuru üzerine mütali olan C. Savcısının bizzat yapacağı soruşturma sonunda, takipte kamu yararı gördüğü ve yasal şartlar oluştuğu takdirde takibata geçmesi, aksi halde 2253 sayılı Kanundaki tedbirlerin ittihazı için girişimde bulunması gerekmektedir. Suçtan zarar görenin C. Savcısı yerine mercide hataya düşerek Sulh Ceza Mahkemesine başvurmanın küçük lehine hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmiyeceği aşikardır. Bu açıklık karşısında davanın reddi suretiyle işin sonuçlandırılması yukarıda belirtilen amaca uygun düşmemektedir.
Bu itibarla, 2253 sayılı Kanun hükümleri de gözönünde tutulmak suretiyle sanık Oktay hakkında gereğinin takdir ve ifası için evrakın C.Savcılığına tevdiine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi cihetine gidilmesi,
2 - Sanık Fatma'nın şahsi davacıya müessir fiil ika etitği iddiayı doğrulayan tabip raporu, tanıklar Mustafa ve Fatma'nın hazırlıktaki beyanları ile sabit oludğu halde, dosyaya uymayan gerekçe ile adı geçenin beraatine karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, şahsi davacının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 22.10.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.