 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1986/8843
K: 1986/8930
T: 11.09.1986
DAVA : Taraflar arasındaki görülen davada; davacılar, aslında bağış olduğu halde, mirastan mal kaçırmak amacıyla satış gösterilmek suretiyle miras bırakan tarafından davalılara temlik edilen 42 ada 21 parselin tapusunun payları oranıda iptalini istemişlerdir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar süresi içinde davacılar tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de; duruşma isteği değer yönünden reddedilerek dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar, müşterek miras bırakan Ahmet'in sağlığında 42 ada 21 parsel sayılı taşınmazdaki davaya konu payını mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalılara temlik ettiğini ileri sürüp, miras payları oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. İddianın belirtilen niteliği ve içeriği itibariye davada Borçlar Kanununun 18. maddesinde ifadesini bulan muvazaa hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Bilindiği gibi bu tür davalarda uyuşmazlığın sağlıklı ve adil bir çözüme kavuşturulması, davalılara yapılan temlik işleminin gerçek yönünün, diğer bir deyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek biçimde ortaya konulmasını zorunlu kılar. Bunun içinde, mahkemce toplanan delillerin; tarafların özel durumları, hayatın gerçekleri ve olağan akışı dikkate alınıp isabetli şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Somut olayda davacılar, miras bırakanının ilk eşinden olma çocukları, davalılar ise ikinci eşinden olma çocuklarıdır. Bunun yanı sıra davalılar, tapudaki temlikin yapıldığı tarihte küçük yaşta olup, ferağ takriri kendilerine velayeten kabul edilmiştir. Öte yandan dinlenilen tanık sözlerinden miras bırakana ait payın davalılara satışını haklı gösterecek ciddi, zorunlu ve makul bir neden yada nedenlerin bulunmadığı da anlaşılmaktadır. Şöyle ki; miras bırakanın o tarihlerde temlik tarihinden başkaca maddi olanaklara sahip bulunduğu sabittir. Taşınmaz mal satmasını haklı kılacak bir durumda değildir. Ayrıca tapuda yapılan temliki işlemde gösterilen değer ile temliki yapılan payın gerçek değeri arasında açık ve aşırı bir farkın olduğu da uzman bilirkişi kurulu raporuyla saptanmıştır.
Belirtilen olgular ve değinilen deliller karşısında murisin ölümünden bir süre önce yaptığı temlikte gerçek amacının satış olmayıp, bağış olduğu ve davacıları miras haklarından yoksun bırakmayı amaçladığı sonucuna varılmaktadır. hal böyle olunca, görünürdeki satış akdinin muvazaa nedeniyle, gizlenen bağış aktinin de şekil noksanlığı yönünden geçersiz bulunduğu dikkate alınıp, 1/4/1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararı uyarınca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülüp yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Davacıların temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin harcın iadesine, 11.9.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.