 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1986/6272
K: 1986/6184
T: 23.05.1986
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; davacı, müteveffa Emiliya'ya ait taşınmazın zemin katının önceki kayyım Abdullah tarafından yetkisi bulunmadığı halde, davalıya kiraya verildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesini, 390.000 lira ecrimisilin yasal faizisiyle birlikte tahsilini istemiştir. Davalı, kiracılık savunmasında bulunmuştur.
Mahkemenin, kira sözleşmesinin iptaliyle elatmanın önlenmesine, 377.500 lira ecrimisilin davalıdan alınmasına, fazlaya dair isteğin reddine ilişkin kararı, süresinde davalı tarafından temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, tereke kayyımı Adalar Sulh Mahkemesi Yazı İşleri Müdürü olan önceki kayyımın kiraya verme yetkisi bulunmadığı halde, dava konusu taşınmazın zemin katını davalıya kiraya verdiği, geçersiz akde dayanan işgalin fuzuli olduğunu ileri sürerek yetkisiz kayyım tarafından yapılan kira sözleşmesinin iptalini, elatmanın önlenmesini ve 390.000 lira ecrimisilin yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. Davalı kayyımın kiraya vermeye yetkili olup çekişmeli taşınmazda, 466765 liralık tamirat yaparak oturulabilir hale getirdiğini savunmuştur. Medeni Kanunun 403. maddesi uyarınca malların nezaret veya idaresine memur edilen kayyım ancak gereken idari ve tahaffuzi tasarruflarda bulunabilir. Kayyımın diğer tedbirlere tevessül etmesi aynı madde öngörüldüğü üzere izne tabidir. Olayda tamire muhtaç durumda olan binanın onarılmasını sağlamak amacı ile kiraya verilmesi anılan yasa maddesinde belirtilen gerekli idare ve korunma tasarrufu niteliğindedir. Kaldı ki kiraya veren kayyım bu konuda tereke hakimliğinden izin istemiş, 22.6.1983 günlü oturumda isteğinin kabul edilmesi üzerine davalı ile 30.6.1983 tarihli kira sözleşmesini yapmıştır. Bu durumda uyuşmazlık konusu olan kira akdinin geçerli bulunduğu ve akdi sona erdirecek başkaca bir hukuksal neden de ileri sürülmemiştir. Hal böyle olunca, davanın reddi gerekirken, yazılı olduğu üzere kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca kabule göre davalının yararlı masraflara ilişkin savunması da araştırılarak ecrimisilin ona göre hesaplanması gerektiğinin düşünülmemiş olması da doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerden ötürü HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın iadesine, 23.5.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.