 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1986/2834
K: 1986/5059
T: 29.04.1986
DAVA : Taraflar arasındaki görülen davada; Davacı 64 ada 2 parselde 1. Blok 3 no'lu dükkana vaki elatmanın önlenmesini istemiştir.
Davalılar, dükkanın devredildiğini, davacının bir hakkı bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Nizalı taşınmaza vaki elatmanın önlenmesine ilişkin karar davalılar ve müdahil tarafından temyiz edilmiştir, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Dava konusu dükkan 21.11.1974 tarihinde çekilen kura sonucu S.S. Madeni Eşya Sanatkarları Yapı Kooperatifi üyesi bulunan davacıya düşmüştür. Kura ile mülkiyet geçmez. Sadece kooperatifi üyesine karşı taşınmazında aynı bir hak kurma yükümlülüğü altına sokar. Kural olarak kooperatif ortaklığından doğan hakların üye ortak tarafından üçüncü bir şahsa devri şekle bağlı değildir. Bu husus tamamen ortaklıktan doğan haklarını kooperatife karşı olan tüm yükümlülüğü ile birlikte devreden üye ile devir alan üye arasında iç ilişki teşkil eder. Nitekim bu husus 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 8 inci maddesinde hükme bağlandığı gibi dava dışı kooperatif ana sözleşmesinde de ortaklık haklarının devrini yasaklayan bir hüküm mevcut değildir. Kooperatifce mahkemeye gönderilen 10.4.1985 günlü yazı, içeriği itibariyle henüz ferdi münasebete geçilememiş olması nedeniyle çekişmeli dükkanın satışı yapılmayacağına ilişkin olup, davamızdaki taraflar arasında düzenlenen sözleşmeyi geçersiz kılamaz. Ortağın üyesi bulunduğu kooperatif ana sözleşmesine aykırı davranışı belki kooperatifçe üyelikten çıkarılmasına neden olabilir. Olayda üyeler arasında henüz bireyleşmeye geçilmediğinden kayden kooperatif üzerindedir. Kayıt maliki kooperatifin bir davası da mevcut değildir. Davacı, muhtevasına ve altındaki atılı imzalara karşı çıkılmayan 14.10.1981 günlü mukavele başlıklı yazılı senetle çekişmeli dükkanı kooperatifteki bütün sorumlulukları ile birlikte davalılardan (Ö.E.) ve ortaklarına 2.000.000 lira bedel karşılığı devretmiş, bedeli olarak taşınmazı teslim etmiştir. Bu husus tartışmasızdır. Hal böyle olunca, mahkemece davacının dava konusu taşınmazdaki üyelikten doğan haklarını kooperatife karşı bütün sorumlulukları ile birlikte bedelini alarak devredip teslim ettikten iki yıla yakın bir süre sonra ortaklıktan doğan hakkın devrinin usulüne uygun biçimde yapılmadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi isteği ile dava açması Medeni Kanunun 2 nci maddesinde ifadesini bulan iyi niyet kuralları ile de bağdaşamaz. Bu itibarla, davanın reddi gerekirken yazılı olduğu üzere kabul edilmesi isabetsizdir. Temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün H.U.M.K.nun 428 inci maddesi uyarınca belirtilen nedenden ötürü BOZULMASINA, 29.4.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.