 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1986/2566
K: 1986/2201
T: 28.02.1986
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; davacı, 474 ada 17 parsel sayılı taşınmazdaki payının, kaldırılması sonucu vekalet verdiği davalı Mesut aracılığı ile diğer davalıya 350.000 lira düşük lira gibi düşük bir bedelle temlik edildiğini, aslında para ödenmediğini ileri sürerek iptal ve tescil istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemenin, davanın reddine ilişkin kararı süresinde davacı tarafından temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davalılardan (C) genelev partorunu,davacı bu evde çalışan hayat kadını, diğer davalı (M.) ise patronun şöförüdür. Tüm dosya içeriğine ve özellikle birlikte değerlendirilen tanık beyanlarına göre davacı işini Tire'den İzmir'e nakletmeyi arzu etmekte, ancak davalı (C.) kendisine iyi gelir sağlayan sermayesi davacıyı kaybetmek istememektedir.
Bu aşamada davalılar, davacıyı kendilerine karşı eksikli ve bağımlı bırakmak hususunda kararlı, hesaplı bir iş ve eylem birliği içindedirler. Davacı Tire'de bağımsız bir evde paydaştır. Davalılardan (C.) davacıyı, çekişmeli evdeki payını satarak İzmir'de bir ev aldıktan sonra oraya yerleşmesinin yararına olacağı, kendisinin de bu konuda yardımcı olacağı vaadi ile kandırıp hileye düşürerek davacının, diğer davalı ve özel şöförü olan (M.) yi taşınmaz mal satışında yetkili kılan vekaletname düzenlenmesini sağlamıştır. Davacı kendisine İzmir'de ev alınacağına ilişkin tatlı düşünü sürdürmekte devam ederken de el ve işbiriği içerisinde bulunan davalılar hiç zaman kaybetmeden hemen hareketle vekaletnamenin verildiği günden iki gün sonra davalı (M.) vekil sıfatıyla dava konusu taşınmazı kendisinin de patronu olan davalı (C.)'ye tapuda davacıya ödendiği dahi anlaşılamayan düşük bir bedel karşılığı temlik etmiştir. Bu itibarla tarafların sosyal durumları ve özellikle davacının toplumca kimsesizliğe ve terk edilmişliğe itilmiş durumu itibariyle kandırılmaya çok müsait olduğu kuşkusuzdur. Soruna bu yönden bakılıp yaklaşıldığında davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ederek davacının çevresinde oluşturdukları olumsuz ortamdan yararlanarak vekilin dürüstlük kurallarını ve günün ekonomik koşullarını gözardı ederek vekalet görevini kötüye kullanmak suretiyle ve davacının zararına çekişmeli taşınmazın temlikini sağladıkları duraksanmayacak biçimde açıktır. Aksinin kabulü hayatın olağan akışına ters düşer, Hal böyle olunca, mahkemece davanın kabulü gerekirken yazılı olduğu üzere yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi isabetsizdir. Bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince belirtilen nedenden ötürü (BOZULMASINA), peşin harcın iadeine, 28.2.1986 tarihinde oybirliği ile karar verildi.