 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1986/14421
K: 1987/421
T: 27.01.1987
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; davacı, taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akdi ile oğlu ve davalıların miras bırakanları olan Ömer Faruk'a temlik ettiğini, ancak borçlunun yükümlülüğünü henüz yerine getirmeden vefat etmesi nedeniyle sözleşmenin feshi ile taşınmazların aynen iadesine, olmadığı, takdirde taşınmazların değerine eşit bir alacağın hüküm altına alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, BK.nun 518. maddesi gereğince borçlunun iflası halinde masasından talep edebileceğin miktara eşit bir paranın tahsili istenebileceğinden tüm terke varlığının tesbiti gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, tapu kayıtlarının iptali ile davacı ile davacı adına tesciline, 26.3.1984 tarihli bakma akdinin feshine karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; dosya incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, 810 parseldeki payını, 1965 ve 1989 parsellerin tamamını 26.3.1984 tarihinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile oğlu olan ve davalıların miras bırakanları bulunan Ömer Faruk'a tapuda temlik etmiş, bakım borçlusu Ömer Faruk'un 23.2.1985 de ölümü üzerine temyize konu dava 12.4.1985 tarihinde açılmıştır. "Alacaklının ölümü" ölünceye kadar bakma sözleşmesinin sona ermesini gerektirdiği halde, borçlunun ölümü ile bu sözleşme son bulmaz. Ne var ki boçlunun ölümünden itibaren bir yıl zarfında alacaklının sözleşmesinin feshini istemeye hakkı bulunmaktadır. Alacaklı tarafından bir yıl içinde ölünceye kadar bakma sözleşmesinin feshini istenilmesi halinde alacaklı borçlunun mirasçılarından sözleşmenin yapıldığı ve tamam olduğu sırada borçluya verdiği malı isteyemez. Ancak sadece borçlunun iflası halinde iflas masasında isteyebileceği miktara eşit bir paranın kendisine verilmesini dava edebilir. Bu ilke 5.6.1957 tarih 25/22 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkca vurgulandığı gibi Borçlar Kanununun 518. maddesi hükmünce borçlunun ölümü halinde alacaklının ölünceye kadar bakıp gözetme akdinin feshini isteyebilirse de bu isteğin temlik olunan taşınmazın aynına ilişkin ve taşınmaza ait kaydın iptali şeklinde olamayacağı, ancak anılan 518. maddenin devam eden 2. fıkrası hükmünce borçlunun iflası halinde, iflas masasından talep edebileceği münasip bir tazminat miktarından ibaret olabileceği, devamlılık kazanmış yargısal uygulamalar gereğidir. Ölümle mükellefiyet ortadan kalkmış olacağından mahkemece bu esaslar gözönünde tutularak inceleme ve soruşturma yapılmak ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde tapu kaydının iptali ile davacı adına tescile karar verilmesinde isabet yoktur. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), gelen temyiz eden vekili için 11.000 lira duruşma vekalet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, peşin harcın iadesine, 27.1.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.