 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1986/11981
K: 1986/12295
T: 24.11.1986
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Bursa 3. Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 20.31986 gün ve 98/267 sayılı hükmün onanmasına dair daireden verilen 24.6.1986 gün ve 6324/7391 sayılı kararın süresi içinde tashihen tetkiki davalılar vekili tarafından istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, çaplı taşınmaza taşkın inşaatın kal'i suretiyle elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Davalılar, savunma yoluyla iyiniyetli olduklarını bildirerek Medeni Kanunun 651. maddesine göre, temlik talebinde bulunmuşlardır. Hukuk Genel Kurulu'nun 12.1.1955 tarih 22/13 sayılı kararında ve dairemizin bir çok kararların da (örneğin, 18.4.1985 gün 4400/4850 ve 31.10.1985 gün 11693/11833 sayılı) aynen benimsendiği üzere taşkın yapı sahibi, yer sahibince aleyhine açılan elatmanın önlenmesi ve kal davasında karşılık dava açmasına gerek olmaksızın savunma yoluyla Medeni Kanunun 651. maddesine dayalı temlik isteğinde bulunabilir. Olayda taşkın yapı sahibi davalılar bu haklarını kullanmışlardır. Kural olarak çaplı yere tecavüzde iyiniyet söz konusu olamaz denilebilirse de bu kural kesinlikle mutlak anlamda değildir. Her olay kendi koşulları içerisinde değerlendirilip taşkın yapı sahibinin binasını yapmada iyi niyetli olup olmadığının tesbiti gerekir.
Ekonomik ve sosyal yönden ehemmiyetli sonuçları bulunan taşkın yapı ile ilgili uyuşmazlıklarda (iyiniyet) koşulu üzerinde önemle durulmalı olaylar, karineler tarafların göstereceği deliller bir arada değerlendirilmeli takdir hakkı buna göre kulanılmalıdır. MK.nun 651. maddesinde iyiniyetin tanımı yapılmamışsa da, gerek doktirinde gerek içtihatlarda açıkça belirtildiği gibi bunun MK.nun 3. maddesinde gösterilen subjektif iyiniyet olduğu kuşkusuzdur. Burada kural taşkın yapı sahibinin binasının başkasının arsasına taştığını bilmemesi veya kendisinden beklenen bütün dikkat ve ihtimamı göstermesine rağmen bilecek durumda olmamasıdır. Bu durumda çaplı taşınmazlarda dahi taşan yapı sahibinin iyiniyetli olduğunu ileri sürmesi halinde mahkemece olayın ceryan tarzı karinelerle taraf delilleri birlikte değerlendirilmek gerekir. Dava konusu somut olayda ise taraflar Bulgaristan'dan göçmen olarak yurda gelmişler, burada kendilerine 1951 yılında tahsisi edilen komşu taşınmazlar üzerine 1955 yılında belediyeden aldıkları ruhsata uygun biçimde bitişik nizam üzere binaları inşa etmişlerdir. Yapılan uygulamada davalılara ait binanın davacıların taşınmazının 66,60 m2. lik kısmına tecavüz ettiği kesin olarak saptanmıştır. Yine dosya içerisinde bulunan yanıtlardan ve uzman bilirkişi raporlarından taraf taşınmazlarının bulunduğu adadaki parseller arasında tesbit tarihindeki teknik imkansızlıklar nedeniyle genel bir kayma olduğu tarafların evlerini 1955 yılında belediye fen memurunun kendilerine ruhsatı uygulamak suretiyle taşınmazlarını göstermesi sonucunda bitişik nizam üzere binalarını inşa ettikleri dava tarihine kadar 30 yıla varan bir süre içerisinde hiçbir niza çıkmaksızın evlerini olduğu gibi kullandıkları bir duraksamaya meydan vermeyecek şekilde açıkça anlaşılmaktadır.
Davalılar, davacı taraf ve diğer göçmenlere tahsis edilen yeri belediye mühendisinin gösterdiğini savunmuşlar, bu savunmaya davacılar tarafından karşı koyulmamıştır. Bulgaristan'dan göçmen olarak gelen birçok işleri resmi kuruluşlarca re'sen yürütülen davacıyı o sırada içerisinde bulunduğu şartlarda gözönünde tutulduğu takdirde taraflara ve bütün göçmenlere topluca yer gösteren belediye fen memurunun tapu fen memuru veya mühendisi olmadığı gerekçesiyle hüsnüniyetli kabul etmemek mümkün değildir. Nitekim Dairemizin en son çıkan kararlarında ve HGK. nun 28.9.1983 gün 1980/1-2266 esas, 1983-854 kararında bu ilkeler açıkça belirtilmiştir.
SONUÇ : Belediye İmar Müdürlüğünün cevabı yazısında çekişmeli kısmın ifrazında bir engel bulunmadığı bildirilmiştir. Bu itibarla MK.nun 651. maddesindeki binanın iyiniyetle inşa edilmesi ve taşkın kısmın ifrazının mümkün bulunması koşulları yanında öngörülen taşkın kısmın yıkılmasının aşırı zarar doğurup doğurmayacağınında araştırılarak hasıl olacak sonuca göre yapı sahibinin temlik isteği hakkında karar verilmesi gerekmektedir. Hal böyle iken mahkemece çaplı yere elatmada, iyiniyetin söz konusu olamayacağı ve davalının taşınmazını harita mühendisine veya tapu fen memuruna tesbit ettirilmediği cihetle iyiniyetli sayılayacağı görüşü ile temlik isteğinin reddine karar verilmesi isabetsizidir. Davalıların tashihi karar taleplerinin kabulü ile dairemizin 24.6.1986 gün 1986/6324-7391 sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına hükmün açıklanan sebeplerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin harcın iadesine, 24.11.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.